Akaryakıt istasyonlarının faaliyetleri en temelde 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu (“PPK”) kapsamında düzenlenmektedir. Bilindiği üzere, akaryakıt sektöründe vergi uygulamaları pek çok ihtilafa vücut vermektedir. Özellikle iş hacminin ve parasal işlemlerin miktar olarak yüksek olması, vergi idarelerinin tesis ettiği işlemler sonucunda mükelleflerin uğrayabilecekleri zararların da boyutunu doğrudan artırmaktadır. Bu itibarla, PPK kapsamında mükelleflerin vergisel hak ve ödevlerini bilmesi daha da önemli hale gelmektedir.
Bu yazımızda, akaryakıt istasyonlarının sahte belge düzenleme veya kullanma fiillerinden ötürü PPK m. 20/2-g hükmü kapsamında karşılaşabilecekleri geçici faaliyet durdurma yaptırımına dair bilgilendirme yapılması amaçlanmaktadır.
Geçici Faaliyet Durdurma Yaptırımı Nedir?
PPK m. 20/2-g hükmü en temelde, akaryakıt istasyonları kapsamında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (“VUK”) m. 359 – (a), (b) bentlerinde düzenlenen muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile VUK m. 359 – (ç) bendinde düzenlenen ödeme kaydedici cihazlara yönelik suçların işlendiğinin Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmesi halinde gündeme gelmektedir. Anılan suçların işlendiğinin savcılıklara bildirilmesiyle beraber aynı durum, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (“EPDK”) da iletilmektedir.
EPDK da nihai olarak, PPK m. 20/2-g hükmünün verdiği yetkiye dayanarak sahte belge düzenleme veya kullanma suçuyla bağlantılı olarak akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerini geçici olarak durdurur.
AYM’nin Konuya Yaklaşımı ve Mevzuatta Yaşanan Değişiklikler
Konuyu bu şekilde düzenleyen PPK m. 20/2-g hükmü, uzun süreden beri tartışmalara konu olmaktadır. Kanun hükmünün, Anasaya Mahkemesi’nin (“AYM”) vermiş olduğu 28.09.2023 tarihli ve E. 2023/35, K. 2023/163 sayılı iptal kararı ve 7491 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki hali şu şekildedir:
“Bu Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile aynı maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Kuruma da iletilir ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamında kalan fiillere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe lisansa konu tesis için lisans verilmez. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.”
Anılan maddede yer alan “ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez” ibaresi, AYM’nin 28.09.2023 tarihli ve E. 2023/35, K. 2023/163 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. AYM’nin iptal kararına dair detaylı açıklamalarımız için bağlantıyı kullanabilirsiniz.
AYM’nin iptal kararında özet olarak kuralın, ölçüsüz bir sınırlamaya sebep olduğunu vurgulamıştır. AYM, iptal edilen düzenlemenin lisans sahiplerine ağır bir külfet yüklediğini ve soruşturma ile kovuşturma aşamasında yeni ortaya çıkan durumlara göre tedbirin tekrar değerlendirilmesine imkan tanıyan güvenceleri içermediğini vurgulamıştır.
AYM’nin iptal kararı sonrasında kanun koyucu, 7491 sayılı Kanun ile PPK m. 20/2-g hükmünü yeniden düzenlemiştir. Hükmü yeniden düzenleyen 7491 sayılı Kanun hakkındaki açıklamalarımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz. Yeniden düzenlenen hükümdeki değişikliklere aşağıda yer verilmiştir:
“Bu Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile aynı maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Kuruma da iletilir ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler geçici olarak durdurulur ve bu süre içerisinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kurum tarafından geçici durdurma işleminin kaldırılıp kaldırılmayacağı bu fıkrada yer verilen suçlarla sınırlı olmak üzere Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerden temin edilecek bilgilere göre altı ayda bir değerlendirilir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi üzerine ya da mahkûmiyet dışında bir hüküm veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde kesinleşmesi beklenmeksizin Kuruma yargı merciince bildirilmesiyle veya sair suretlerle Kurumca ıttıla edilmesi durumunda geçici durdurma işlemi Kurum tarafından kaldırılır. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamında kalan fiillere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe lisansa konu tesis için lisans verilmez. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.”
Görüleceği üzere kanun koyucu, AYM’nin iptal gerekçesine uygun olarak, geçici durdurma tedbirinin uygulandığı ve soruşturma veya ceza dosyasının derdest olduğu evrede, tedbirin hukuka uygunluğunun 6 ayda bir değerlendirilmesi güvencesini getirmiştir.
Bu haliyle, geçici faaliyet durdurma yaptırımının hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi için soruşturma sürecinde veya kovuşturma sürecinde mahkemelerin veya savcılıkların EPKD’ya, gecikmeye mahal vermeksizin güncel gelişmeleri de içerir bilgilendirmeyi yapması gerekmektedir.
Geçici Faaliyet Durdurma Yaptırımına Karşı İzlenebilecek Hukuki Yollar
- Geçici durdurma tedbiri her şeyden evvel bir idari işlem olduğu için başlı başına dava konusu edilebilmektedir. Dolayısıyla idari işlemin unsurlarının hukuka uygun olmadığı iddiasıyla geçici faaliyet durdurma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açılabilmesi mümkündür.
- Buna ilaveten, PPK m. 20/2-g hükmünde yer alan ve geçici faaliyet durdurma tedbirinin hukuka uygun olup olmadığının mahkemelerden veya savcılıklardan gelen güncel bilgiler ile 6 ayda bir denetlenmesini öngören mekanizmanın etkin bir şekilde işletilmesi de önemlidir. Anılan mekanizmanın etkin bir şekilde işletilebilmesi için mahkemelerin ve savcılıkların vergi idaresi ile uyum içerisinde çalışması ve güncel gelişmelerin sürüncemede kalmadan soruşturma ve kovuşturma dosyalarına eklenmesi gerekmektedir.
Hazırlayan:
Av. Doğa Can Altınözlü