Blog

Kamulaştırmasız El Atmadan Kaynaklı Tazminat Davalarının Kısmen Reddi Halinde Davacı Aleyhine Vekalet Ücretine Hükmedilemez

Ankalex Logo EN-2

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 326. Maddesinde yer alan ve davada taraflardan her birinin kısmen haklı çıkması durumunda yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağını öngören hükmün, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davaları yönünden iptaline karar verildi. AYM, ilgili hükmün kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davaları bakımından uygulanmasını mülkiyet hakkına aykırı buldu. Davanın kısmen reddi halinde mülklerinden yoksun kalan kişilerin vekalet ücreti külfetine katlanmasının taşınmazın gerçek karşılığını elde edememesi sonucu doğurması, AYM’nin temel iptal gerekçesi olmuştur. (AYM’nin 18.01.2024 tarihli ve 32413 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 30.11.2023 tarihli ve E. 2023/101, K. 2023/207 sayılı kararı)

İptal istemine konu kanun hükmü şu şekildedir:

“MADDE 326- (1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”

Bilindiği üzere kamulaştırma hususu, Anayasa’nın 46. maddesi içerisinde düzenlenen ve kişilerin mülkiyet hakkını doğrudan etkileyen bir kavramdır. Kamulaştırma; kamu yararı açısından hizmetlerin sağlanabilmesi adına kişilere ait taşınmazları, karşılığını tam ve eksiksiz olarak karşılamak ve mülkiyet hakkı zedelenen tarafı tatmin etmek suretiyle idarenin taşınmazları kendi nezdine geçirmesini ve gerekli hizmetlerin sağlanabilmesi adına o hizmete özgülemesini ifade etmektedir.

İtiraz konusu kural ise en temelde; davada iki taraftan her birinin kısmen haklı çıkması durumunda mahkemenin, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağını düzenlemektedir. Kural uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verildiği hallerde yargılama giderleri kabul-ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılacaktır. Bu kapsamda davacı kabul kararı verilmeyen kısım yönünden, davalı ise kabulüne karar verilen kısım yönünden yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır.

Anılan kurala karşı yapılan iptal başvurusunda ise, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarının reddine veya kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda, davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mülkiyet hakkının özüne dokunduğu ve anılan hakkı işlevsiz hale getirdiği, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının ihlale yol açtığı öne sürülmüştür.

Kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarında vekalet ücreti hususu AYM tarafından AİHM’in 18.03.2019 tarihli Musa Tarhan v. Türkiye kararına atıfta bulunmak suretiyle daha önce incelenmiştir. AYM’nin 2018/32734 Başvuru numaralı 28.07.2022 tarihli kararında özetle; “AİHM başvurucuya ödenecek kamulaştırma bedelinin belirlendiği davalarda devletin bir elle verdiğini yargılama giderlerinin tahsili yoluyla diğer bir elle almasının aslında bir paradoks olarak göründüğünü vurgulamıştır.” ve “AİHM sonuç olarak kamulaştırma bedelinde önemli ölçüde azalma meydana geldiği ve bu sonuca başvurucunun davranışının yol açtığı gösterilemediğinden başvurucunun kamulaştıran idarenin avukatlık ücretini ödemeye mahkûm edilmesinin ona aşırı bir külfet yüklediğini ve kamu yararı ile bireyin hakları arasındaki adil dengenin bozulduğunu değerlendirmiştir. Bu sebeple mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.” İfadelerine yer verilmiştir. Görüleceği üzere AYM bireysel başvuru kararında, kamulaştırma işlemlerine ilişkin davalar kapsamında kamulaştırma işlemini gerçekleştiren idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mülkiyet hakkının ihlaline yol açacağı hüküm altına almıştır.

İptal başvurusunu inceleyen AYM öncelikle; kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarının idarenin Anayasa ve kanunla öngörülen kamulaştırma usul ve esaslarına uymaksızın özel mülkiyete konu bir taşınmaza fiilen el atması durumunda gündeme geldiğini belirtmiştir. AYM’nin bireysel başvuru kapsamında verdiği kararlarda da ifade edildiği üzere idare tarafından özel mülkiyete konu bir taşınmaza kamulaştırmasız el atılması kanuni dayanaktan yoksun bir eylem niteliğindedir. İdarenin Anayasa’ya açıkça aykırı bu eylemine dolaylı da olsa müsamaha gösterilmesi sonucunu doğuracak ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmak zorunda kalan kişileri daha da dezavantajlı bir konuma getirecek düzenlemeler Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen güvencelerle bağdaşmayacaktır.

AYM, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarında davanın kısmen reddine kısmen kabulüne karar verilmesi halinde reddedilen kısım yönünden davayı açan kişilerin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarının mülkiyet hakkına sınırlama getirdiğini ifade etmiş ancak bu sınırlamanın meşru bir amaca yönelik olması gerektiğinin de altını çizmiştir.

Bu tespitten sonra AYM, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat talebiyle açılan davada davacının kısmen haksız çıkmasının idarenin Anayasa’ya açıkça aykırı bir eyleminin bulunduğu gerçeğini değiştirmediğini ifade etmiştir. Bu yorumdan hareketle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi halinde dahi davacının Anayasa’nın “kamulaştırma” başlıklı 46. maddesinde öngörülen güvencelerden yararlanması gerekmektedir. Yani AYM’ye göre kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davası kısmen reddedilmiş olsa da davacı gerçek karşılığın ödenmesine yönelik güvenceden yararlanmalıdır.

Dolayısıyla AYM, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarında mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın kamulaştırmanın gerçek karşılığın ödenmesi suretiyle gerçekleştirilebileceğini öngören Anayasa’nın 46. maddesinin sözüyle bağdaşmadığını belirterek anılan kuralın kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davaları yönünden Anayasa’ya aykırı bulmuştur.

Hazırlayanlar:

Av. Doğa Can Altınözlü

Stj. Av. Cevdet Emre Koçak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir