Blog

KHK ile Kapatılan Şirketten Taşınmaz Alımının Muvazaalı Olduğunun Aksi İspat Edilemez Bir Karine Sayılması Hak İhlalidir

Ankalex Logo EN-2

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), 675 sayılı KHK’nın 12. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, muvazaanın bulunmadığı iddiasını başka yollarla da yargı mercileri önüne taşınsa bile etkili bir başvuru şansı tanımadığı gerekçesiyle başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Somut olayda başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminden önce, darbe girişimine müteakip KHK ile kapatılan bir şirketten taşınmaz satın almıştır. Darbe girişimi sonrasında çıkarılan 675 sayılı KHK ile taşınmaz satışının muvazaalı olarak kabul edilerek taşınmazın Hazine adına tescili ve bu işleme karşı etkili bir başvuru hakkı tanınmaması AYM’ye göre etkili başvuru hakkının ihlalidir.  (AYM’nin 09.01.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/10997 Başvuru Numaralı 29.11.2023 tarihli kararı)

Somut olayda başvurucu, bir eğitim kurumundan 10.12.2015 tarihinde intifa hakkı Koza Özel Eğitim Hizmetleri Kültür Turizm Yemekçilik İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde (“Şirket”) kalmak kaydıyla taşınmaz satın almıştır. Ardından 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü neticesinde bilindiği gibi OHAL tedbirleri kapsamında çıkarılan KHK’larda terör örgütleriyle bağlantılı görülen eğitim kurumlarının faaliyetlerine son verilmiştir. OHAL ilanından sonra 29.10.2016 tarihinde yürürlüğe giren 675 sayılı KHK’nın 12. maddesinde de OHAL kapsamında yürürlüğe konulan KHK’lar gereğince kapatılan eğitim kurumlarının faaliyetlerinin sürdürüldüğü dönemde üzerlerinde bulundukları, mülkiyeti kapatılanların sahibi gerçek veya tüzel kişilere ait olan taşınmazlardan üçüncü kişilere devri yapılan ve üzerinde kapatılanlar tarafından aynı faaliyete kapatılma tarihi itibarıyla devam edilen taşınmazların devir işlemlerinin muvazaalı kabul edileceği düzenlenmiştir.

Akabinde Mersin Valiliğince; başvurucu ile Şirket arasındaki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğu kabul edilerek taşınmaz, Hazine adına tescil edilmiştir. Başvurucu, satış işleminin muvazaalı olmadığını ileri sürerek taşınmazların Hazine adına tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava ikame etmiştir. İdare Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde 675 sayılı KHK’nın 12. maddesi mucibince davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Verilen karar, istinaf incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir.

Kesin kararın tebliği üzerine başvurucu; taşınmazları terör örgütüne yardım amacıyla değil ticari gerekçelerle satın aldığını ve satın alma işleminin muvazaaya dayanmadığını ifade etmiştir. Bu kapsamda başvurucu; taşınmazların tapularının Hazine adına tescil edilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştur.

AYM, başvuruya konu olayı yorumlamadan önce, etkili başvuru hakkının özünü incelemiştir. AYM’ye göre etkili başvuru hakkı, Anayasa’da düzenlenen hak ve özgürlüklerle ilgili uyuşmazlığın bir mahkeme önüne getirilebilmesini, dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin esaslı iddia ve savunmaların yargı merciince incelenerek değerlendirilmesini güvence altına almaktadır. Dolayısıyla etkili başvuru hakkı; mahkeme önüne getirilen uyuşmazlığın esasının karara bağlanmasını da zorunlu kılmaktadır.

Bu tespitten sonra AYM, başvuruya konu İdare Mahkemesi kararını kanuni bir temelinin olup olmadığını incelemeye geçmiştir. AYM, İdare Mahkemesi kararının 675 sayılı KHK’nın 12. maddesinin 3 numaralı fıkrasına dayandığını tespit etmiştir. Buna göre davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi kanuni temelden yoksun değildir.

Bu tespitlere rağmen AYM, 675 sayılı KHK’nın 12. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, muvazaanın bulunmadığı iddiasını başka yollarla da yargı mercileri önüne taşınsa bile etkili bir başvuru şansı tanımadığı gerekçesiyle somut olayda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Ayrıca, olağanüstü hal tedbiri nedeniyle yapılan bu işlemin, Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırı bir sınırlama olduğu da vurgulanmıştır. Giderim yönünden ise başvurucular her ne kadar tazminat da talep etmişse de yeniden yargılama yapılması AYM tarafından yeterli görülmüştür.

Hazırlayanlar:

Av. Doğa Can Altınözü

Stj. Av. Cevdet Emre Koçak

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir