Karar İncelemeleri

Basit Yargılama Usulü ile Verilen Ceza Davası Kararlarına İtirazı Öngören Ceza Muhakemesi Kanunu Hükmü İptal Edildi

Ankalex Logo EN-2

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), basit yargılama usulü ile verilen karara itiraz edilmesi üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılarak yargılamaya devam edilmesini öngören 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) m. 252/2 hükmünü iptal etti. AYM’ye göre, basit yargılama usulüne göre hüküm verdikten sonra itiraz üzerine uyuşmazlığı tekrar aynı mahkemenin ele alması hakimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile adil yargılanma hakkı ile bağdaşmamaktadır. CMK m. 252/2 hükmünün iptali sonrasında geri kalan CMK m. 252/(3), (4), (5) ve (6) numaralı fıkraların da işlerliğinin kalmadığı tespit edilmiş ve iptal edilmişlerdir. AYM kararı sonrasında, basit yargılama usulüne itiraz edilmesi halinde aynı mahkemenin duruşma açarak yargılamaya devam etmesi uygulaması son bulmuştur. Bu haliyle CMK’da basit yargılama usulüne itirazı öngören hükümler yönünden büyük bir boşluk da doğmuştur. Bunu kabul eden AYM, yeni bir hukuksal düzenleme yapılması amacıyla kararın 9 ay sonra yürürlüğe girmesini öngörmüştür. (AYM’nin 11.10.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2020/79, K. 2023/113 sayılı ve 22.06.2023 tarihli kararı)

AYM’nin önüne itiraz yolu ile gelen itiraz konusu kurallar sırasıyla şu şekildedir:

“Basit yargılama usulünde itiraz

Madde 252 – (1) 251 inci madde uyarınca verilen hükümlere karşı itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir.

(2) İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.

(3) Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verdiği hükümle bağlı değildir. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirim korunur.

(4) İtiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde, bu hususların itiraz etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da itiraz etmiş gibi verilen kararlardan yararlanır.

(5) İkinci fıkra uyarınca verilen hükümlere karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilir.

(6) Birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde dosya, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilir. Mercii bu sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir.”

Yukarıda yer verilen CMK hükmünün iptali amacıyla farklı Asliye Ceza Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri tarafından yapılan itiraz başvurularındaki gerekçeler özet itibariyle şu şekildedir:

  • Basit yargılama usulü, sanığın iradesi dışında uygulanmaya başlamaktadır ve sanığın klasik usulde yargılama usulünün uygulanması için karara itiraz etmesi gerekmektedir.
  • Basit yargılama usulüne göre verilen kararda sanığa indirim uygulanmasının af niteliğindedir. Af yetkisi ancak yasama organına tanınmış bir yetki olup yargı organına devri mümkün değildir.
  • Basit yargılama usulü ile verilen karara itiraz edilmesi halinde yapılan yargılamada dörtte bir oranında indirim uygulanmayacak olup bu durum, sanığın kanun yoluna başvurmasını engelleyebilecek niteliktedir.
  • Ayrıca esasen beraat edebilecek sanıklar hakkında basit yargılama usulünün uygulanması halinde yeterli inceleme yapılmamaktadır ve kişinin haksız yere cezalandırılması sonucu doğmaktadır.
  • Yine basit yargılama usulü uygulandığı takdirde sanık hakkında dörtte bir oranında indirim yapılırken başka bir sanık hakkında şartlar oluşmadığı gerekçesiyle söz konusu hükümlerin uygulanmaması kişinin fazla ceza almasına neden olmaktadır. Bu durum da eşitlik ilkesini ihlal etmektedir.
  • Basit yargılama usulü kapsamında kovuşturma yapılırken söz konusu usulden dönülerek genel hükümlere göre yargılamaya devam edilmesi hususunda hakime yetki verilmesi ve karara karşı yapılan itiraz üzerine genel hükümlere göre yeniden yargılama yapılması, davaların uzamasına neden olmaktadır.
  • Son olarak sanığın itiraz üzerine yapılan yargılamada da duruşmaya gelmemesi halinde savunması alınmadan yargılamanın sona erdirilmesine imkan tanınması tüm yargılama boyunca sorgusu yapılmadan kişilerin cezalandırılmasına neden olmaktadır. Sanığın yargılama sürecine etkin katılımı olmadan mahkumiyet hükmü verilmesi adil yargılanma ve masumiyet karinesi ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Bu açıklamalardan sonra AYM, itiraz konusu CMK m. 252 hükmünün anlam ve kapsamını belirlemeye geçmiştir. CMK m. 252/1’de basit yargılama usulüne göre verilen kararın itiraza tabi olduğu, süresi içinde itiraz edilmeyen hükümlerin kesinleşeceği belirtilmiştir. Maddenin 2. fıkrasında yöntemine uygun yapılan itiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılacağı ve genel hükümlere göre yargılamaya devam edileceği belirtilmiştir. Aynı fıkrada tarafların duruşmaya gelmemesinin yokluklarında hüküm verilmesine engel olmayacağı ancak taraflara gönderilecek davetiyede duruşmaya gelmemeleri halinde yokluklarında karar verilebileceği hususuna yer verilmesi gerektiği, duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi halinde ise duruşma yapılmayacağı ve itiraz edilmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Maddenin 3. fıkrasında ise, mahkemenin itiraz üzerine karar verirken basit yargılama usulüne göre verdiği hükümle bağlı olmadığı, ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hallerde  yapılan dörtte bir oranındaki indirimin korunacağı belirtilmiştir. Maddenin 4. Ve 5. fıkralarında itiraz üzerine sanık lehine verilen hükmün itiraz etmemiş olan diğer sanıklara uygulanma imkanının bulunması halinde bu sanıkların da karardan yararlanacakları, itiraz neticesinde verilen karara karşı istinaf ya da temyiz kanun yoluna başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.

Daha sonrasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırılığını incelemeye geçen AYM, CMK m. 252’de yer alan fıkralar hakkında teker teker değerlendirmelerde bulunmuştur. Basit yargılama usulüne göre verilen karara karşı itiraz edilebileceğini düzenleyen CMK m. 252/1 hükmü yönünden itiraz öngörülmesini, hukuk devletinin zorunlu unsuru olarak gören AYM, kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmetmiştir. Karara karşı itiraz yolu öngörülmesi, yasama organının takdirinde sayılmış ve Anayasa’ya uygun bulunmuştur.

Basit yargılama usulüne göre verilen karara karşı itiraz üzerine duruşma açılacağını ve yargılamaya devam olunacağını düzenleyen CMK m. 252/2 hükmü yönünden değerlendirmeye devam edilmiştir. AYM kuralı incelerken öncelikle hakimlerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı yönünden kanuni açıklamalar ve vermiş olduğu kararlara değinmiştir. Bu açıklamalardan hareketle, hakimin davaya karşı önyargılı davranabileceği kaygısını bertaraf eden bir sistemin oluşturulması gerekmektedir. Hakimin daha önce aynı davaya ilişkin görüşünü açıklaması tarafsızlık açısından güven zedeleyici bir durum oluşturabileceği gibi yargılamanın hakkaniyetine de zarar verecektir.

Bu ilkeler çerçevesinde tarafsız mahkemede yargılanma hakkı değerlendirilirken basit yargılama usulünde mahkemenin ilk aşamada ve itiraz sonrası verdiği kararların kapsam ve niteliğinin dikkate alınması gerekmektedir. Basit yargılama usulünün ilk aşamasında verilen karara karşı yapılan itiraz üzerine hükmü veren mahkeme tarafından duruşma açılarak yargılamaya devam edilmesi, davanın esasına dair görüşünü açıklayan bir hakim tarafından yeniden yargılama yapılması anlamına gelmektedir. Gerçekten itiraz sonrası yapılan yargılamaya görüşünü açıklayan bir hakimle devam edilmesi, itiraz sonrası başlayan basit yargılama usulünün ikinci aşamasının uygulanmasını gereksiz kılacaktır. Dolayısıyla uyuşmazlık hakkında görüşünü açıklayan hakimin, itiraz üzerine yeniden yargılama yapması sonucu değiştirmeyecek bir işlem olup esasen sadece usule yönelik bir işlemdir.

Sonuç olarak basit nitelikte usule ilişkin itirazlarda yargılamanın sanık açısından doğuracağı sonuçlar adalet ve hakkaniyet ölçütleriyle bağdaşmamaktadır. Bu yönüyle kural, hukuk devleti ilkesine, adil yargılanma hakkına ve hakimlerin bağımsızlığı ile tarafsızlığına aykırı bulunmuştur. CMK m. 252/2 hükmünün iptali sonucunda maddenin geri kalan 3. 4. 5. ve 6. maddelerinin uygulanma imkanı kalmadığı belirtilmiş ve ayrıca denetimleri yapılmamıştır. Dolayısıyla bu hükümler de iptal edilmiştir.

AYM iptal kararının, Resmi Gazete’de yayınlandığı tarih olan 11.10.2023’ten 9 ay sonra yürürlüğe girmesini de kararlaştırmıştır.

Hazırlayanlar:

Av. Doğa Can Altınözü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir