Karar İncelemeleri

Mahkeme Veznesine Depo Edilen Paranın Yıllar Sonra Nemalandırılmadan İade Edilmesi Mülkiyet Hakkı İhlalidir

Ankalex Logo EN-2

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), başvurucu aleyhine açılan ön alım hakkına dayalı tapu iptal davasında, başvurucunun mahkeme veznesine depo ettiği ön alım bedelinin yaklaşık altı yıllık yargılama boyunca nemalandırılmamasını mülkiyet hakkının ihlali olarak kabul etti. AYM, başvurucun depo ettiği paranın yaklaşık altı yıl sonra değer kaybına uğratılarak ödenmesini hak ihlali olarak kabul ettikten sonra giderim yöntemi olarak, alacağın enflasyon karşısında uğradığı değer kaybının başvurucuya tazminat olarak ödenmesini tercih etti. (AYM’nin 25.01.2024 tarihli ve 32440 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/17652 Başvuru Numaralı 19.10.2023 tarihli kararı)

Başvuruya konu olayda başvurucu, Mersin ilinde bulunan bir taşınmazın hissesini 22.05.2012 tarihinde satın almıştır. Taşınmazda 1/4 hissesi olan paydaş Ş.K. ise, kanuni ön alım hakkına dayalı olarak 22.11.2012 tarihinde başvurucu aleyhine Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Davacı Ş.K. dava dilekçesinde, ön alım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla bedelin yüksek g6sterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ve mahkemece belirlenecek gerçek bedel karşılığında taşınmazın tapusunun iptali ile kendi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Bu davaya karşılık başvurucu cevap dilekçesinde, 706.680 TL satış bedeli ve tapu masraflarının ödenmesi şartıyla davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Muvazaa iddiasından ötürü yargılama boyunca taşınmazda üç kez keşif yapılmış ve taşınmazın değerini belirleyen farklı bilirkişi raporları alınmıştır.

Asliye Hukuk Mahkemesi, 05.11.2015 tarihli duruşmada, ön alım hakkını kullanmak isteyen davacıya satış bedeli ve tapu masraflarından oluşan toplam 718.502,72 TL’yi vezneye depo etmesi için kesin süre vermiş ve davacı, 03.12.2015 tarihinde belirlenen bedeli depo etmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi yargılama neticesinde 10.12.2015 tarihinde davayı kabul etmiş ve depo edilen 718.502,72 TL’nin hüküm kesinleşince başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Temyiz edilen karar Yargıtay tarafından onanmış ve nihai karar üzerine başvurucu, bireysel başvuruda bulunmuştur.

Başvurucunun bireysel başvuruda, ön alım bedelinin yaklaşık altı yıl süren dava boyunca mahkeme veznesinde beklerken nemalandırılmadığından yakınmıştır. Başvurucu aleyhine açılan davanın beş yılı aşkın bir süre sonra kabul edildiğini, satış bedelini ödediği 22.05.2012 tarihi ile ön alım bedelini teslim aldığı 21.05.2018 tarihleri arasında oluşan enflasyon farkı nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını öne sürmüştür.

AYM uyuşmazlığı, mülkiyet hakkı ekseninde değerlendirmiştir. AYM daha önce de ön önce ön alım bedelinin enflasyon karşısında uğradığı değer kaybına ilişkin şikayetler hakkında kararlar vermiştir. AYM’nin konuya yaklaşımı; depo edilen ön alım bedelinin vadeli bir hesaba yatırılması şeklinde basit tedbirle dahi yargı sürecinin yavaş işlemesinin kişiler üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılabileceği yönündedir. Aksi yönde, gereken tedbirlerin alınmaması halinde mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin ihlali sonucu doğacaktır.

Somut olayda ise, makul bir süre içinde satışı diğer paydaşlara bildiren ve hüküm altına alınan ön alım bedeline daha yargılamanın başında razı olan başvurucunun yargılamanın uzamasında herhangi bir kusuru olmadığının altı çizilmiştir. Sonuç olarak, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin makul bir süre içerisinde depo edilen parayı vadeli hesapta tutma kararı vermesi mümkünken bunu yerine getirmemesi başvurucunun alacağının değer kaybına uğramasına yol açmıştır. Buradan hareketle AYM, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

AYM kararının belki de en önemli noktalarından birisi, AYM tarafından tercih edilen, ihlalin giderim yöntemidir. AYM, hak ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının hukuki yarar taşımadığına kanaat getirmiş ve başvurucunun davayı kabul ettiği tarih ile kararın kesinleştiği tarih arasındaki süreyi de dikkate alarak alacağın uğradığı değer kaybı bedeli olan 436.983 TL’nin başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.

Karar, özellikle mahkeme ve icra dairesi veznesine depo edilen her türlü teminat bedelleri açısından önem arz etmektedir. Bilindiği üzere icra dairelerine veya mahkemelere depo edilen her türlü teminat bedeli veya para, yargılamanın veya icrai süreçlerin sona ermesinden sonra yatıran kişilere iade edilmektedir. Buna karşılık uygulamada sıklıkla karşılaşılan ve yukarıda yer verilen kararın da esaslı noktasını oluşturan sorun; mahkemelerin veya icra dairelerinin depo edilen paraları nemalandırmadan, çok uzun süre sonra faiz ödemesi dahi yapmadan aynı nakdi karşılıkla iade etmesidir. Normal şartlar altında pek önem arz etmeyen bu durum, esasen enflasyonun yüksek seyrettiği ve paranın hızla değer kaybettiği son dönemde çoğu kişinin mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır. Yargılamada geçen sürelerin Türkiye özelinde fazlasıyla uzun olduğu da su götürmez bir gerçektir. Buradan hareketle, yukarıda yer verilen karar ve karar içerisinde AYM’nin değinmiş olduğu daha önceki tarihli kararlara da atıf yaparak icra daireleri veya mahkeme veznelerine depo edilen paraların nemalandırılmasına veya vadeli hesaba yatırılmasına yönelik talepte bulunulmasının mülkiyet hakkının korunması açısından elzem olduğu düşüncesindeyiz.

Hazırlayan:

Av. Doğa Can Altınözlü

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir