AYM’nin 15.09.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararı kapsamında, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan ve ticaret sicilinden silinen şirketlerin ihya davası açması için öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin iptaline karar verildi. AYM özet itibariyle anılan hak düşürücü sürenin, mülkiyet hakkını ve etkili başvuru hakkını ihlal ettiğine karar verdi. (AYM’nin 15.09.2023 tarihli ve 32310 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2023/33, K. 2023/117 sayılı kararı)
İptal talebine konu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun geçici 7. maddenin (15) numaralı fıkrası şu şekildedir:
“(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.”
Yukarıda yer verilen maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğunu öne süren İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ve Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi özetle şu gerekçelere dayanmıştır: Ticaret sicilinden terkin olunan şirketin ihyası için açılabilecek ihya davasında hak düşürücü sürenin, şirketin sicilden silinmesinden itibaren başlatılması halinde 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmasının imkansız olduğu öne sürülmüştür. Buradan hareketle itiraz konusu kuralın mülkiyet hakkına ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Uyuşmazlığı değerlendiren AYM, öncelikle itiraz konusu fıkranın anlam ve kapsamını belirlemiştir. İtiraz konusu kural kapsamında sicilden silinen şirket veya kooperatifin sicile tescil edilerek tekrar tüzel kişilik kazanmasını, böylelikle hukuki işlemlere taraf olmasını sağlayan hukuki kurumu ifade etmektedir. Yukarıda açıklanan geçici 7. madde anlamında ihya, bu madde uyarınca genel hükümlere nazaran kolaylaştırılmış usulde tasfiye olunan veya yine bu maddeye göre tasfiye edilmeksizin resen sicilden silinen şirketler ile kooperatiflerin yeniden sicile tescil edilerek tüzel kişilik kazanmaları amacıyla öngörülmüş hukuki bir kurumdur. Bu amaçla alacaklılar ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak ilgili şirketin veya kooperatifin tüzel kişilik kazanabilmesi için mahkemeye başvurmasına imkan tanınmıştır.
İtiraz konusu kuralı esastan değerlenmeye geçen AYM, sicilden silinen şirketler ile kooperatiflere ilişkin ihya başvurusu için öngörülen sürenin silinme tarihinden itibaren başladığı ve kuralda alacaklıların veya hukuki menfaati bulunanların bu tasfiyeden haberdar olmasını sağlayacak güvencelere yer verilmediğini tespit etmiştir.
Bunun yanı sıra kural, ihya için öngörülen sürenin başlaması bakımından alacaklının veya hukuki menfaati bulunanın söz konusu alacağını ya da hukuki menfaatini talep edebilme imkânından haberdar olması şartını da aramamaktadır. Bu durum alacaklılar ile hukuki menfaatleri bulunanların bu süre dolduktan sonra haberdar oldukları veya ileri sürülebilir duruma gelen talepleri için öngörülen ihya yolunun işlevsiz hâle gelmesine neden olmaktadır.
Kolaylaştırılmış bir tasfiye neticesinde veya bazı hâllerde tasfiyesiz bir şekilde sicilden silinme durumunda yeniden tescil talebinin silinme tarihinden itibaren süreye bağlanmış olmasının bu yolun işlevsiz hâle gelmesine neden olabileceği bir diğer tespittir. Başka bir deyişle, şirkete veya kooperatife karşı ileri sürülebilir haklı talebin ortaya çıktığı, talep sahibinin bu durumu öğrendiği veya öğrendiğinin makul olarak kabul edilebildiği ve talebin hukuken ileri sürülebilir hâle geldiği tarih yerine; silinme tarihinden başlayan sürenin ihya yolunun işlevini gerçekleştirmesine engel teşkil ettiği vurgulanmıştır.
Bu yönüyle kural, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkına aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan nedenlerle AYM, kuralı Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırı bulmuş ve iptal etmiştir.
Hazırlayanlar:
Av. Doğa Can Altınözlü
Stj. Av. Esin Gülbek