Karar İncelemeleri

Yargıtay Aynı Alacak Kalemlerine İlişkin Yeniden Dava Açılmadan Önce İkinci Kez Arabuluculuğa Başvurunun Zorunlu Olmadığına Karar Verdi

Ankalex Logo EN-2

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (“Yargıtay”), arabuluculuk anlaşmama tutanağı kapsamındaki alacakların tahsili amacıyla açılan alacak davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinden sonra, aynı alacaklara ilişkin olarak açılacak itirazın iptali davasından önce yeniden dava şartı arabuluculuğa başvurulmasına gerek olmadığına hükmetti. Yargıtay, somut uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesinin dava şartı yokluğundan verilen davanın usulden reddi kararının kanun yararına bozulmasına karar vermiştir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2024 tarihli ve 32456 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2023/17941, K. 2023/17336 sayılı ve 20.11.2023 tarihli kararı)

Karara konu somut özet itibariyle şu şekildedir: Davacı daha öncesinde işçilik alacakları için dava açmıştır ve İnegöl 1. İş Mahkemesi kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Anılan davada, alınan bilirkişi raporu ile davacının 1.813,42 TL brüt kıdem tazminatı alacağı, 2.220,40 TL brüt yıllık izin ücreti alacağı, 1.261,60 TL brüt bakiye ücret alacağı ve bunlara bağlı faiz kalemleri olduğu tespit edilmiştir. İnegöl İcra Müdürlüğünün 2022/9491 Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatılmış ise de takibin davalının 21.11.2022 tarihli haksız itirazı üzerine durmuştur ve davacı ile davalı işveren arasında gerçekleştirilen 26.08.2021 başvuru tarihli ve 2021/197933 sayılı dava şartı arabuluculuk kapsamında da herhangi bir anlaşma sağlanamayıp 10.09.2021 tarihinde son tutanak düzenlenmiştir.

Açılan davaya karşı davalı tarafça: İtirazın iptali davası açılmadan arabulucuya başvurulmadığı, dava dilekçesindeki arabuluculuk tutanağının ayrı bir esasa kaydedildikten sonra usulden reddedildiği, arabuluculuk tutanağının huzurdaki davaya ilişkin olmadığı ve usulüne uygun arabuluculuk başvurusu yapılmaksızın dava açıldığından davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği savunulmuştur. Bunun üzerine İlk derece mahkemesi, eldeki itirazın iptali davasının 27.12.2022 tarihinde açıldığı, arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartları arasında yer aldığı ve somut olayda arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir. Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talebi gerekçesinde, Mahkemece 10.09.2021 tarihli arabuluculuk son tutanağına göre davaya konu kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve bakiye ücret alacağının taraflar arasında müzakere edildiği ve tarafların anlaşamadıklarını, eldeki davadan önce tekrar arabuluculuğa başvurulsa dahi Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m. 23/2 düzenlemesine göre; tarafların ve uyuşmazlık konusunun aynı olduğu durumlarda birden fazla başvuru yapılması hâlinde, başvurunun hukuki sonuçları bakımından ilk başvuru esas alınacağından itirazın iptali istemli eldeki davada arabuluculuk dava şartının tamamlandığı, buna göre işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürmüştür.

Bu açıklamalardan sonra Yargıtay, Dava şartı arabuluculuğun, temel hak niteliğindeki mahkemeye erişim hakkını sınırlayan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğu ve temel haklara yönelik sınırlamaların dar yorumlanması gerektiği, davacının açmış olduğu alacak davasının usulden reddine karar verilmesinin, aynı alacakların konu edildiği ikinci davadan önce yeniden dava şartı arabuluculuğa başvurulmasını zorunlu kıldığı şeklinde bir sonuca varmanın mahkemeye erişim hakkı ölçüsüz biçimde sınırladığını belirtmiştir. Bununla beraber arabuluculuk ile elde edilmek istenen faydanın, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların arabulucu eşliğinde müzakere yoluyla hızlı, çabuk ve ucuz biçimde çözümlenmesi olduğu vurgulanmıştır. Bu sebeple davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddi üzerine, daha önce müzakere edilen ve anlaşma sağlanamayan alacaklar bakımından yeniden arabuluculuğa başvurulmasını zorunlu kılmanın hem arabuluculuğun amacına aykırı olduğu hem de mahkemeye erişim hakkımı zedeler nitelikte olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Yargıtay ilgili kararda asıl alacağa bağlı feri alacaklar açısından da değerlendirme yapmıştır. Söz konusu değerlendirmede asıl alacaklar bakımından gerçekleştirilen arabuluculuğun bu alacaklara ilişkin işlemiş faizi de kapsadığının kabul edilmesi gerektiğine, bir diğer ifade ile asıl alacak bakımından arabuluculuk dava şartının gerçekleşmesi hâlinde, bu alacağa bağlı işlemiş faiz bakımından da dava şartının gerçekleşmiş sayılacağına hükmedilmiştir.

Açıklanan nedenlerle Yargıtay, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu sonucuna varmış ve kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın kanun yararına bozulmasına karar vermiştir.

Hazırlayan:

Av. Doğa Can Altınözlü

Stj. Av. Gazi Barış Yıldırım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir