Vergi alanında köklü düzenlemeler içeren 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7524 sayılı Kanun”), 02.08.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 7524 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun (“AATUHK“), 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK“), 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (“VUK“), 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (“KDVK“), 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu (“ÖTVK“), 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (“KVK“) başta olmak üzere vergi alanında önemli değişiklikler yapılmıştır.
7524 sayılı Kanun’un gerekçesi incelendiği zaman temel amacın; vergilemede güvenliğin sağlanması ve kayıt dışılıkla mücadele etmek, vergi adaletinin güçlendirilmesi ve dolaysız vergilerin payının artırılması, vergiye uyumun artırılması ve cezaların ve tahsilat etkinliğinin artırılması olduğu görülmektedir. Vergi güvenliğinin sağlanmasına hizmet eden düzenlemelerin başında, uluslararası model kuralları ile uyumlu olarak çok uluslu şirketlerde asgari kurumlar vergisi (Küresel Asgari Kurumlar Vergisi) uygulaması ve bu uygulamayla birlikte yerel asgari kurumlar vergisi düzenlemeleri yer almaktadır. 7524 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklere dair detaylı açıklamalara aşağıda yer vermekteyiz.
1- AATUHK Kapsamında Mahkeme Kararlarına İlişkin Yapılacak Ödemelerde Borcu Yoktur Belgesi Aranacaktır
7524 sayılı Kanun m. 1 hükmü ile AATUHK m. 22/A-f. 1 hükmünde yer alan “her türlü ödemelerde,” ibaresi “her türlü ödemelerde (mahkeme kararları ve icra dairelerinin ödeme veya icra emirleri üzerine yapılacak ödemeler dâhil),” şeklinde değiştirilmiştir.
Maddeyle bazı ödeme ve işlemler sırasında Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirilmesine ilişkin düzenleme kapsamına, mahkeme kararları ve icra dairelerinin ödeme veya icra emirleri üzerine yapılacak ödemeler dâhil edilmektedir.
Söz konusu değişikliğin sonuçlarını özellikle avukatlar üzerinde göstermesi beklenmektedir. Avukatların idarelerden alacaklı olduğu durumlarda AATUHK m. 22/A maddesi kapsamında herhangi bir vadesi geçmiş borcunun bulunmadığı yönünde belge aranması, idarelerce yapılacak ödemelerde gecikmeye sebebiyet verecektir. Ayrıca yeni ihdas edilen düzenlemeyle, vadesi geçmiş borcun bulunmadığı yönündeki belgenin icra dairesine mi yoksa idareye mi sunulacağı noktasında da açıklık bulunmamaktadır.
2- GVK Kapsamında Ticari ve Mesleki Kazançlarda Günlük Hasılat Tespiti ve Gelir Vergisi Matrahının Belirlenmesinde Yeni Yöntem İhdas Edilmiştir
Daha önceki tarihlerde yürürlükten kaldırılan ve GVK m. 69’da düzenlenen “Götürü Usul” başlıklı matrah tespiti usulü 7524 sayılı Kanun m. 3 hükmü ile yeniden düzenlenerek yürürlüğe girmiştir. Buna göre ticari ve mesleki kazançlarda günlük hasılat tespiti ve gelir vergisi matrahının belirlenmesinde aşağıdaki usul uygulanacaktır:
- Ticari veya mesleki faaliyetleri nedeniyle mükellef olanlara yönelik, günlük hasılat tutarlarını tespit etmek amacıyla bir ayda üçten, bir takvim yılında on ikiden az olmamak kaydıyla yoklama yapılabilir. (GVK m.
- İdarece yapılan yoklamalar sonucu tespit edilen günlük hasılat tutarları ortalamasından hareketle aylık hasılat tutarı hesaplanacaktır. Bu şekilde tespit edilen aylık hasılat tutarlarının toplamı, tespit yapılan ay sayısına bölünmek suretiyle aylık ortalama hasılat tutarı belirlenecektir. Aylık ortalama hasılat tutarı, faaliyette bulunulan ay sayısı ile çarpılmak suretiyle mükelleflerin ilgili takvim yılı hasılatları tespit edilecektir.
- Akabinde GVK m. 69/3 uyarınca mükelleflerin beyan ettikleri hasılat veya brüt satış tutarı ile idarece tespit edilen hasılat tutarı arasında %20’den fazla fark olması halinde mükelleflerin izaha davet edileceği düzenlenmiştir.
Anılan hüküm özellikle serbest meslek erbabı sayılan avukatların vergilendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Maddede belirlenen usul ile ortalama veriler üzerinden hasılat tespiti yapılması hatalara sebebiyet verecek olup başta avukatlar olmak üzere pek çok mükellef açısından hatalı matrah tayinine neden olacaktır.
3- VUK m. 153/A Hükmü Kapsamında Mükellefiyeti Re’sen Terkin Edilen Mükelleflerin Tabi Olacakları Şartlarda Değişikliğe Gidilmiştir
VUK m. 153/A hükmü en temelde, başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi halinde mükelleflerin mükellefiyetinin re’sen terkin olunması halini düzenlemektedir.
7524 sayılı Kanun m. 5 hükmü ile anılan maddede yer alan mükellefiyetin tekrar tesisi için yerine getirilmesi gereken şartlarda değişikliğe gidilmiştir. Buna göre:
- Değişiklik öncesinde mükellefiyetin tekrar tesisi için 2024 yılı için 690.000 TL ve düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın % 10’undan az olmamak üzere teminat verilmiş olması şartı aranmaktaydı. Yapılan değişiklik ile beraber, aranacak teminatın 10 milyon Türk lirasından fazla olmamak üzere düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın % 10’u tutarında olması şartı aranmaktadır.
- Buna ilaveten, m. 153/A-3 hükmü yeniden düzenlenmektedir. Anılan maddede özetle sahte belge düzenlediği yönünde rapor düzenlenen gerçek kişilerin adi ortaklık, ticaret şirketleri ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, asgari % 10 ortağı olması, bunları devralması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması halinde teminat aranması usulü düzenlenmektedir. 7524 sayılı Kanun m. … hükmü ile VUK m. 153/A-3 hükmü yeniden düzenlenmiş ve şu şekli almıştır: “Birinci fıkrada sayılanların, mükellefiyeti bulunan adi ortaklık, ticaret şirketleri ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, asgari % 10 ortağı olması, bunları devralması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması halinde, keyfiyetin vergi dairesinin ıttılaına girmesini müteakiben birinci fıkrada yer alan şartların altmış gün içerisinde yerine getirilmesi veya aynı süre içerisinde sayılan kişilerin statülerinin sonlandırılması koşullarından birinin sağlanması bu mükelleflerden yazılı olarak istenir. Altmış günlük süre içinde, şartların yerine getirilmemesi ve sayılan kişilerin statülerinin devam ettirilmesi halinde, birinci fıkrada sayılan kişilerin teminat isteme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş tüm vergi borçları, mükellefin müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere, bu kişilerden 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edilir. Ancak, altmış günlük süre içerisinde mezkûr kişilerin statülerinin sona erdirilmesine yönelik yasal girişimleri başlatmış olan ve bu durumu muteber vesikalar ile ispat ve tevsik eden mükellefler, bu yasal girişimler sonucunda birinci fıkra kapsamındaki kişilerin statülerinin sona erdirilmesi şartıyla, söz konusu borçların takip ve tahsilinde müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmaz. Mezkûr kişilerin statülerinin altmış günlük süreden sonra sona erdirilmesi durumunda, alınmış teminat mükellefin talebi üzerine, maddenin yedinci fıkrasındaki süre ve şartlar aranmaksızın, başkaca vergi borcu bulunmaması kaydıyla mükellefe iade olunur.”
4- VUK Mükerrer 257. Madde Kapsamında Tahsilat ve Ödemelerin Tevsik Zorunluluğunun Kapsamına Giren Kişilerde Değişikliğe Gidilmektedir
7524 sayılı Kanun m. 6 ile VUK’un mükerrer 257. maddesinde yapılan değişiklikle; tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğuna ilişkin yetkinin kapsamına, mükellefiyeti olmayan ancak işlemlere taraf olan kişiler de dahil edilmiştir. Maddede yapılan değişiklikle Hazine ve Maliye Bakanlığınca elektronik ticaret alanına ilişkin verilerin kavranabilmesi amacıyla; bilgi alınacak mükelleflerin ve alınacak bilgilerin kapsamı genişletilmiştir.
Buna ilaveten; VUK’un mükerrer 257/7 maddesi kapsamında düzenlenen, elektronik ticarette vergi güvenliğini sağlamak amacıyla elektronik ortamda ticari faaliyette bulunan gerçek ya da tüzel kişi hizmet sağlayıcılara ve/veya başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişi aracı hizmet sağlayıcılara yönelik ticari faaliyetlerine ilişkin bildirim verme yükümlülüğünde değişikliğe gidilmiştir. 7524 sayılı Kanun m. 6 ile VUK’un mükerrer 257/7 maddesi eklenen ibarelerle beraber; internet dahil olmak üzere her türlü dijital ortamın alım, satım, kiralama, ilan ve reklam gibi iktisadi ve ticari amaçlarla kullanıldığı hallerde aşağıda sayılan kişilerin ticari faaliyetleriyle ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığına bilgi verme yükümlülüğü öngörülmüştür:
- Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıları,
- Erişim sağlayıcıları,
- İçerik sağlayıcıları,
- Yer sağlayıcıları,
- Sosyal ağ sağlayıcıları.
5- Mükellefiyet Tesis Ettirmeksizin Faaliyette Bulunan Kişilere Uygulanacak Özel Usulsüzlük Cezasında Artırımlı Oran Uygulamasına Geçilmiştir
7524 sayılı Kanun m. 9 ile VUK m. 344’e eklenen hüküm kapsamında, kayıt dışı faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda, kesilecek vergi ziyaı cezasının %50 artırımlı uygulanması öngörülmektedir.
6- VUK Kapsamında Düzenlenen Usulsüzlük Cezalarında ve Özel Usulsüzlük Cezalarında Artışa Gidilmektedir
7524 sayılı Kanun m. 10 hükmü ile VUK m. 352/1’de yer alan “1 Sayılı Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel” kapsamında artışa gidilmiştir. Buna göre 1 Sayılı Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel’in güncel hali şu şekilde olmuştur:
1 Sayılı Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel | ||
Mükellef Grupları | Birinci Derece Usulsüzlükler İçin (TL) | İkinci Derece Usulsüzlükler İçin (TL) |
Sermaye şirketleri | 20.000 | 10.000 |
Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı | 10.000 | 5.000 |
İkinci sınıf tüccarlar | 5.000 | 3.500 |
Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar | 3.500 | 2.250 |
Kazancı basit usulde tespit edilenler | 2.250 | 1.500 |
Gelir Vergisinden muaf esnaf | 1.500 | 1.000 |
Ayrıca 7524 sayılı Kanun m. 11 ile birlikte kayıt dışılıkla mücadele kapsamında VUK m. 353’e göre kesilen özel usulsüzlük cezaları artırılmıştır. Ayrıca, bazı fiillerin tekrarında uygulanacak ceza tutarları artırılmaktadır.
Son olarak 7524 sayılı Kanun m. 13 ile VUK mükerrer m. 355 hükmüne “152/A, 153/A,” ibaresi eklenerek bu madde kapsamında kesilen özel usulsüzlük cezalarının kapsamı genişletilmektedir.
7- Elektronik Ticaret Alanında Bilgi Verme Yükümlülüğüne Uymayan Kişilere Özel Usulsüzlük Cezası Öngörülmektedir
7524 sayılı Kanun m. 13 ile VUK mükerrer m. 355’e eklenen hüküm ile elektronik ticaretin yanı sıra internet dâhil olmak üzere her türlü dijital ortamın reklam, ilan, satış ve kiralama gibi iktisadi ve ticari amaçlarla kullanıldığı hallerde vergi güvenliğini sağlamak amacıyla kendisine bilgi verme yükümlülüğü getirilenlerin, bu yükümlülüklerine ilişkin olarak bildirimde bulunmamaları ya da bildirimlerini eksik veya yanıltıcı bir şekilde yapmaları durumunda özel usulsüzlük cezası uygulanmasını öngörmektedir. Bu sayede bildirimlerin tam ve doğru bir şekilde yapılması temin edilerek kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin etkinleştirilmesi amaçlanmaktadır.
8- Başkasına Ait POS Cihazlarını Kullanan ve Kullandıranlara ve Para Transferlerini Başkasına Yaptıranlara Artırımlı Özel Usulsüzlük Cezası Öngörülmüştür
7524 sayılı Kanun m. 13 ile VUK mükerrer m. 355’e eklenen hüküm kapsamında başkasına ait POS cihazını kullanan ve kullandıranlara, mal teslimi veya hizmet ifalarına ilişkin para transferlerini, başkasına ait banka hesaplarına yaptıranlara ve hesaplarını kullandıranlara artırımlı özel usulsüzlük cezası getirilmektedir.
Son dönemde vergi oranlarındaki artış sebebiyle kayıt dışı bırakılan satışlardan kaynaklanan vergi kayıplarının radikal bir düzeyde arttığı bilinmektedir. Kanun koyucu da buna karşılık, hem vergi kayıplarının önüne geçmek hem de denetim faaliyetlerini kolaylaştırmak amacıyla huzurdaki düzenlemeyi ihdas etmiştir.
9- VUK Kapsamında Düzenlenen Uzlaşma Müessesinde Önemli Değişikliklere Gidilmiştir
7524 sayılı Kanun m. 14 ile VUK kapsamında düzenlenen uzlaşma müessesesi kapsamında önemli değişikliklere gidilmiştir. Mükellefler ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları, vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergiler ve bunlara ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezaları ile kanunla belirlenen tutan aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için uzlaşma talebinde bulunabilmektedir.
Düzenleme ile vergiye gönüllü uyumun artırılmasını teminen vergi aslı uzlaşma kapsamından çıkarılmaktadır. VUK’ta yer alan uzlaşma müessesesinde vergi aslı uzlaşma kapsamından çıkarıldığından, yapılan düzenleme ile vergi aslına ilişkin hükümler VUK’un ilgili maddelerinden çıkarılmak suretiyle gerekli değişiklikler yapılmaktadır.
Yapılan düzenleme değerlendirildiği zaman, vergi asıllarının uzlaşma kapsamından çıkarılması söz konusu uzlaşma kurumunun, neredeyse işlemez hale gelmesine sebebiyet verecektir. Keza vergi aslı hakkında uzlaşma talebinde bulunamayan mükelleflerin vergi ziyaı cezaları, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için uzlaşma talebinde bulunması pek bir fayda sağlamayacağı için uzlaşma müessesinin fiilen sona erdiğini belirtebiliriz.
10- Şirket Birleşme, Bölünme ve Devir İşlemleri Dolayısıyla Faaliyeti Bırakan Mükelleflerin Devreden KDV Miktarları Açısından Zamanaşımı Olmaksızın İnceleme Yapılabilmesi İmkanı Getirilmektedir
7524 sayılı Kanun m. 19 ile KDVK m. 17’e eklenen “Vergi Usul Kanununda düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın yapılacak vergi incelemesi sonucuna göre” ibaresi ile faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerin bünyesinde bulunan söz konusu sonraki döneme devreden KDV tutarlarının devralan şirkette indirilecek KDV olarak kullanılabilmesi için, bu KDV’nin doğruluğuna ilişkin gerekli incelemenin VUK’ta düzenlenen zamanaşımı süreleri ile bağlı olmaksızın yapılması ve inceleme sonucuna göre indirim hakkının verilmesi sağlanmaktadır.
11- KDV İndiriminde 5 Yıllık Süre Öngörülmektedir
7524 sayılı Kanun m. 20 ile KDVK m. 30/1 hükmüne eklenen “Beş takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi.” ibaresi ile mükelleflerin KDV beyannamelerinde yer alan indirilecek KDV tutarlarının 5 takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilememesi halinde, bu süre sonunda kayıtlardan çıkarılarak yapılacak vergi incelemesi ile gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınmasına imkan sağlanmaktadır.
12- KDV İadesi Usulünde Değişikliğe Gidilmektedir
7524 sayılı Kanun m. 22 ile KDVK m. 36/2 hükmüne “Bu Kanun hükümleri uyarınca iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade taleplerinin vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilmesi esastır.” cümlesi eklenmiştir. Ayrıca aynı maddenin birinci cümlesinde yer alan “Maliye Bakanlığı” ibaresi “Şu kadar ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı” şeklinde değiştirilmiştir. Yapılan düzenlemeyle mükelleflerin KDV iadelerinin doğru bir şekilde yapılması ve haksız KDV iadesine sebebiyet verilmemesini teminen KDV iadelerindeki esas usul, vergi incelemesi olarak belirlenmektedir.
13- Elektronik Ticaret Hizmet Sağlayıcıları, Aracı Hizmet Sağlayıcılarının Ve Elektronik Ticaret Aracı Hizmet Sağlayıcıları Açısından Kurumlar Vergisi Yönünden Vergi Kesintisi Getirilmektedir
7524 sayılı Kanun m. 33 ile KVK m. 15’te yapılan değişikliklerle 6563 sayılı Kanun kapsamında, elektronik ticaret pazar yerlerinde elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarının mal veya hizmetlerinin teminine yönelik sözleşme yapılmasına ya da sipariş verilmesine imkân sağlayan aracı hizmet sağlayıcılarının ve elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılarının, mezkur Kanun hükümlerine göre faaliyette bulunan hizmet sağlayıcılarına ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarına faaliyetleri dolayısıyla yaptıkları ödemeler vergi kesintisi kapsamına alınmaktadır.
Ayrıca, maddede yapılan diğer bir düzenleme ile mal ve hizmet alımlarına ilişkin tam mükellef kurumlara yapılan ödemeler üzerinden Cumhurbaşkanınca belirlenen sektör ve faaliyet konuları dikkate alınarak vergi tevkifatı yapılması öngörülmektedir.
14- Yap-İşlet-Devret Modeli Projelerde Faaliyette Bulunan Kurumların Kazançları Üzerinden Kurumlar Vergisi Alınacaktır
7524 sayılı Kanun m. 35 ile KVK m. 32’de yapılan değişiklik ile 3996 sayılı Kanuna göre yap-işlet-devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilen projeler ile 6428 sayılı Kanuna göre kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde yürütülen projelerde faaliyette bulunan kurumların kazançları üzerinden %30 oranında kurumlar vergisi alınması düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile anılan kurumların münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlara değil; tüm faaliyet kazançlarına bu oranın uygulanması sağlanmaktadır. Değişiklik hükmü söz konusu Kanunlara göre düzenlenen sözleşmelere doğrudan taraf olan kurumlar için geçerli olup, taşeron sözleşmeleriyle alt yüklenicilerin bu kapsamda yürüttükleri faaliyetlerden elde ettikleri kazançlarında, kurumlar vergisi oranına yönelik genel hükümler geçerli olacaktır.
15- Yurt İçi Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması Getirilmektedir
7524 sayılı Kanun m. 36 ile KVK m. 32/B hükmünden sonra gelmek üzere “Yurt içi asgari kurumlar vergisi” başlıklı 32/C maddesi eklenmiştir. İlgili düzenlemeyle yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulaması getirilmekte; kurumlar vergisi mükelleflerinin ödeyecekleri kurumlar vergisinin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’undan aşağı olamayacağı yönünde düzenleme yapılmaktadır.
Bu hesaplamada; KVK m. 5’te düzenlenen tam mükellef kurumlardan elde edilen iştirak kazançları istisnası, emisyon primi kazanç istisnası, sahip olunan taşınmazlardan elde edilen kazançlar dışında (d) bendinde sayılan yatırım fon ve ortaklıklarının istisna kazançları, risturn istisnası, finansal kiralama şirketleri ve varlık kiralama şirketleri ile yapılan sat geri kirala işlemlerinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi ve devrinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna ile girişim sermayesi fonu indirimi ve korumalı işyeri indirimi dikkate alınmayacaktır. Ayrıca, mikro ve küçük işletme tanımına giren kurumlar vergisi mükelleflerinin teknoloji geliştirme bölgesi kazanç istisnası ile aynı işletmelerin Ar-Ge ve tasarım indirimleri de hesaplamada kazançtan indirilecektir.
Maddedeki taşınmaz kazançları ibaresinden; taşınmaz alım satım kazançları, kira gelirleri, taşınmaza dayalı hakların devir ve temlikinden elde edilen kazançlar, taşınmaz inşaat projelerinden elde edilen gelirler, taşınmaz işletme gelirleri gibi doğrudan taşınmazlardan elde edilen gelir ve kazançların anlaşılması gerekmektedir. Üzerinden %10 kurumlar vergisi hesaplanacak kurum kazancı olarak ticari bilanço karına veya zararına kanunen kabul edilmeyen giderlerin eklenmesi ve maddede öngörülen istisna ve indirimlerin düşülmesi suretiyle bulunan tutar dikkate alınacaktır.
Asgari kurumlar vergisi uygulamasının yürürlüğe girişi ise şu şekilde olacaktır:
- 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara,
- Özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2025 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlarına uygulanmak üzere düzenleme yayım tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Düzenleme, ilk defa faaliyete başlayan kurumlar hakkında faaliyete başlanılan hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi boyunca uygulanmayacaktır.
Asgari kurumlar vergisi uygulaması esasen Türk vergi sistemine ilk kez dahil edilmemiştir. Daha öncesinde 1992 ve 1993 yıllarında yukarıdaki düzenlemeye benzer nitelikteki asgari kurumlar vergisi uygulanmış ancak sonrasında 3946 sayılı Kanunla söz konusu düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. Mevcut haliyle söz konusu düzenlemenin uygulanması esasen pek çok şirket için ağır bir vergi yükü getireceği için ekonomik alanda ağır sonuçlar doğurması muhtemel bir düzenlemenin ihdas edildiğini söyleyebiliriz.
16- Yerel ve Küresel Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi Uygulaması Getirilmektedir
7524 sayılı Kanun’un 37. ile 50. maddeleri arasında farklı ülke uygulamaları ile OECD nezdinde yayımlanan Model Kurallar ve Rehberler de dikkate alınmak suretiyle, dünya genelinde elde ettikleri yıllık konsolide hasılatı 750 milyon Avro karşılığı Türk Lirasını aşan çok uluslu işletmelere asgari düzeyde kurumlar vergisi uygulanması getiren düzenlemeler yapılmıştır.
Çok uluslu şirketlerde asgari kurumlar vergisi özetle, faaliyet gösterilen her bir ülke bazında belirlenen efektif vergi oranının %15’in altında olduğu durumda, o ülkede doğan kârlara tamamlayıcı bir vergi uygulamasıdır. Anılan düzenlemeyle, büyük çok uluslu işletmelerin elde ettikleri kazançları üzerinden hesaplanan toplam verginin asgari kurumlar vergisi oranına (%15) eşitlenmesini amaçlayan ilave bir vergileme sistemi oluşturulmaktadır. Söz konusu vergileme, işletmelerin kazançları üzerine doğrudan uygulanan bir vergi olarak tasarlanmamaktadır. Tam aksine söz konusu vergi, ülke bazında hesaplanan bu kazançların ilgili hesap döneminde efektif olarak asgari kurumlar vergisi oranının altında vergilendirildiği durumlarda uygulanacaktır. Bu özelliği ile anılan düzenleme, büyük çok uluslu işletme grupları için standartlaştırılmış matrah ve vergi hesaplama teknikleri kullanan ve bunların her bir ülkede elde ettiği kazançlar üzerindeki efektif vergi yükünü asgari kurumlar vergisi oranına eşitleyen “uluslararası asgari bir vergi” özelliği taşımaktadır.
Bu bağlamda, anılan düzenleme kapsamında, mevcut düzenlemeler itibarıyla dört kısımdan oluşan Kurumlar Vergisi Kanununa “Yerel ve Küresel Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi ve Geçici Maddeler” başlıklı beşinci kısım eklenmekte ve bu Kısımda Kanun kapsamına giren çok uluslu işletmelerin mükellefi oldukları yerel ve küresel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisinin konusuna, mükelleflerine, matrahına, vergi oranına, istisna ve muafiyetlerine ve söz konusu verginin uygulanmasına yönelik diğer hususları içeren düzenlemelere yer verilmektedir.
Model, tamamlayıcı verginin alınmaması durumunda grubun merkezinin bulunduğu ülkeye bu vergiyi alma hakkı vermekte, grubun merkezinin bulunduğu ülkenin de tamamlayıcı vergi almaması halinde gruba dahil şirketlerin bulunduğu ülkeler tarafından tamamlayıcı vergi alınabilmektedir. Ülkemizde faaliyette bulunan çok uluslu şirketlerden bu şekilde asgari vergi alınmaması durumunda alınmayan vergi diğer ülkeler tarafından alınacaktır.
Sistematik olarak incelendiği zaman KVK’ya eklenen düzenlemelerin şu şekilde olduğu görülecektir:
- 7524 sayılı Kanun m. 37 ile KVK Ek Madde 1 olarak yerel ve küresel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisi düzenlemesi yapılmıştır.
- 7524 sayılı Kanun m. 38 ile KVK Ek Madde 2 olarak yerel ve küresel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisi açısından temel tanımlamaları getiren düzenleme yapılmıştır.
- 7524 sayılı Kanun m. 39 ile KVK Ek Madde 3 olarak yerel ve küresel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisi açısından muafiyet ve istisnalar tanımlanmıştır.
- 7524 sayılı Kanun m. 49 ile KVK’ya bölüm başlığı ile beraber “Vergi Yükünün Hesaplanması, Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi Matrahı, Oranı ve Hesabı” başlıklı bölüm eklenmiştir.
- 7524 sayılı Kanun m. 42 ile KVK Ek Madde 6 olarak yerel ve küresel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisi açısından verginin matrahı, oranı ve hesabını düzenleyen madde eklenmiştir.
- 7524 sayılı Kanun m. 43 ile KVK Ek Madde 7 olarak yerel ve küresel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisi açısından verginin mükellefi, vergilendirme dönemi, beyanı, tarhı ve ödenmesini düzenleyen madde eklenmiştir.
17- 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda Yer Alan ve Anayasa Mahkemesi’nce İptal Edilen Hükümler Yeniden Düzenlenmektedir
Bilindiği üzere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK”) m. 45 ve m. 46’da aleyhine istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulabilecek kararlar ile kanun yollarına başvuru usulleri düzenlenmektedir. İYUK m. 45 ve m. 46’da yer alan ve özet olarak; konusu belli bir parasal sınırı geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulamayacağı düzenlenmekteydi.
Geçtiğimiz yıllarda Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) vermiş olduğu 13.10.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2023/36, K. 2023/142 sayılı ve 26.07.2023 tarihli karar ile 21.12.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2023/81, K. 2023/184 sayılı ve 26.10.2023 tarihli karar ile söz konusu kurallar iptal edilmişti. Kararlara dair detaylı açıklamalarımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz.
AYM’nin anılan kararları incelendiği zaman kurallarının iptal sebebinin en temelde; kuralların yoluna başvuru açısından hangi tarihteki parasal sınırın esas alınacağını açık, net ve tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenlememesi ve dolayısıyla kuralların kanunilik şartını taşımaması olduğu görülecektir.
Bu gerekçeye uygun olarak kanun koyucu, 7524 sayılı Kanun m. 52-54 ile İYUK’ta yeni düzenlemeler öngörmüştür. Yapılan düzenlemeler sırasıyla şu şekildedir:
- Konusu otuz bir bin Türk lirasını geçmeyen; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davalar hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacaktır.
- Konusu dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşan; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar ile konusu iki yüz yetmiş bin Türk lirasını aşıp dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşmayan; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan ve istinaf kanun yolu incelemesinde kaldırma kararı üzerine yeniden karar verilen davalarda temyiz kanun yoluna başvuru yolu açılmıştır.
- Buna ilaveten, temyiz ve istinaf kanun yolunda uygulanacak parasal sınırların nasıl belirleneceği de 7524 sayılı Kanun m. 54 ile İYUK’a eklenen Ek Madde 1 ile düzenlenmiştir. Buna göre, İYUK kapsamındaki parasal sınırlar şu şekilde uygulanacaktır.
- İYUK m. 17 uyarınca duruşma yapılmasının zorunlu olduğu davaların belirlenmesinde davanın açıldığı yıldaki parasal sınırlar dikkate alınacaktır.
- İYUK m. 45 ve m. 46 uyarınca istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ise ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınacaktır.
- Ancak nihai karar tarihinden sonra parasal sınırlarda meydana gelen artış, Bölge İdare Mahkemesinin kaldırma veya Danıştayın bozma kararı üzerine yeniden bakılan davalarda uygulanmayacaktır.
Hazırlayan:
Av. Doğa Can Altınözlü