Blog

İlk Derece Yargılamasında Dinlenmeyen Tanığın İstinaf Aşamasında Dinlenmesi ve Hükme Esas Alınması Hak İhlalidir

Ankalex Logo EN-2

AYM, yargılama sürecinde bildirilmeyen ve dinlenmeyen kişinin istinaf mahkemesi tarafından tanık olarak beyanlarının esas alınarak karar verilmesini silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiğine karar verdi (03.05.2023 tarihli sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan 12.01.2022 tarihli ve 2020/2316 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi Kararı).

AYM’nin söz konusu kararına konu olayda Başvurucu hastanede yoğun bakım sorumlusu ve süpervizör olarak çalışmaktayken hasta yakınının hasta odasına yemek taşımasına aracılık etmek ve bu esnada durumu engellemeye çalışan iş arkadaşlarına yönelik hakaret ve tehditte bulunmaktan dolayı iş akdi feshedilmiştir. Başvurucu, iş akdinin haksız yere feshedildiği iddiasıyla dava açmıştır. İlk derece mahkemesi iddia edilen küfür ve hakaretlerin tanıklar vasıtasıyla kanıtlanamadığı ve yemek çıkarma eyleminin haklı sebep olabilecek mahiyette bir sebep olmadığı gerekçesiyle feshin haksız olduğuna hükmetmiştir. İstinaf yargılamasında ise mahkeme dava sürecinde yer almayan, tanık olarak dinlenmeyen davalı işveren tanığı, tanık olarak dinlenmiştir. İlk defa istinaf aşamasında dinlenen davalı tanığının beyanları istinaf hükmüne esas alınmıştır. İstinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vererek başvurucunun aleyhine hüküm tesis edilmiştir. Başvurucu, davalı işverenin göstermiş tanığın dinlendiğini ilk defa istinaf ilamında öğrenmiş, karar kesin olduğundan tanık beyanına karşı beyanlarını sunamamıştır. Bunun üzerine başvurucu, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği iddiası ile bireysel başvuruda bulunmuştur.

Uyuşmazlığı inceleyen AYM öncelikle temel ilkelere yer vermiştir. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesinin, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında eşitliğin sağlanması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunmasını ifade etmektedir. Usule ilişkin güvence gereği uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri suruna imkanı tanınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca AYM, silahların eşitliği ilkesi uyarınca davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması gerektiğini açıklamıştır.

AYM kararında somut olayda başvurucunun, nihai karar ile davalı işveren tanığının beyanlarından haberdar olduğunu belirtmiştir. AYM’ye göre bu durum; başvurucunun savunma hakkında meydana gelen kısıtlamayı telafi eden imkanlardan mahrum bırakılması anlamına gelmiştir. Aynı zamanda belirleyici delil niteliğindeki tanık beyanının duruşma sırasında alınmaması, başvurucunun ilgili tanık beyanından nihai karar ile haberdar olması ve söz konusu tanık beyanının yargılamada belirleyici delil niteliğinde olması ihlal teşkil etmektedir. Taraflarca bildirilmeyen bir tanığın beyanının esas alınması, başvurucunun savunma hakkını ihlal etmekte olup başvurucuya, bu ihlalden ötürü yargılama sürecinde telafi imkanı sunulmamıştır.

Sonuç olarak AYM, bireysel başvuruya konu olayda yargılama evresinde esaslı mahiyette nitelik taşıyan tanık beyanlarına cevap verme imkanın ortadan kaldırılmasını adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Hazırlayanlar:

Av. Doğa Can Altınözlü

Stj. Av. Barış Yıldırım