Beypazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan itirazın konusu, Vergi usul Kanunu (“VUK”) m. 359/a-2 bendinde[1] yer alan “…gizleyenler…” ibaresinin Anayasaya aykırılığına ilişkindir.
Başvurunun gerekçesi özetle, gizleme fiilinin vergi kaçakçılığı suçu olarak nitelendirilmesinin susma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, gizleme suçunun kişinin kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya veya delil göstermeye zorlanamama hakkıyla bağdaşmadığı, Anayasa’da susma hakkına herhangi bir istisna tanınmadığı, bu nedenle susma hakkının soruşturma ve kovuşturma aşamasının yanı sıra idarenin yerine getirdiği denetim ve inceleme aşamaları bakımından da geçerli olduğu yönündedir. Ayrıca defterleri hiç tutmayanlar için hapis cezası öngörülmemişken, defter ve belgelerini tutan ve tasdik ettiren ancak inceleme sırasında ibraz etmeyenler bakımından hapis cezası öngörülmesinin dengeli, adil ve ölçülü olmadığı ve Anayasanın 2. ve 38. maddelerine aykırılık teşkil ettiği iddia edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, defterleri hiç tutmayanlar için hapis cezası öngörülmeyip defter ve belgelerini tutan ve tasdik ettiren ancak inceleme sırasında ibraz etmeyenler bakımından hapis cezası öngörülmesinin Kanun Koyucunun anayasal sınırlar içerisinde takdir yetkisini kullanması olarak değerlendirmiştir.
Susma hakkı ile kendisi aleyhine delil göstermeye zorlanamama kuralı bakımından yapılan değerlendirmede ise şu açıklamalara yer verilmiştir:
- Ülkemizde de uygulanan modern vergi sistemleri, beyan usulüne dayanmakta ve vergi mükellefinin kendi vergisel işlemlerini daha iyi bildiği kabul edilmektedir. Vergi mükellefinin tutmuş olduğu defter, kayıt ve belgeler, beyan usulü ile vergilendirmenin ve vergi incelemelerinin de temelini oluşturmaktadır. Mükellefin tutmuş olduğu defterler üzerinden denetim yapılması doğaldır. Bu nedenle defter ve belgelerin ibrazı yükümlülük olarak düzenlenmiştir.
- Denetim faaliyetinin, mükellefin uhdesinde olan defter ve belgelerin ibrazı üzerine gerçekleştirilmekte ve idarenin söz konusu defter ve belgelere başka türlü erişme imkanı bulunmamaktadır. Defter tutma, saklama ve ibraz etme mükellefler bakımından kamusal bir yükümlülük, bir ödevdir. İbraz mecburiyeti kamu düzenine ilişkindir.
- Düzenlendiği ve saklandığı kabul edilen defter ve belgeler, mükellefin beyanlarının doğrukuğunu tevsik edici olup mükellef açısından ispat aracıdır.
- Anılan hükmün, kişinin susma hakkı kapsamında değerlendirilmesi halinde idare denetim faaliyetini gereği gibi gerçekleştiremeyeceğinden vergi denetimi imkansız hale gelecektir. Bu sayede mükellef, defter ve belgeleri idareden gizleme imkanına kavuşacak ve haksız bir hukuki koruma hali yaratılmış olacaktır.
- Yasa hükmünde öngörülen ceza tehdidinin kişinin aleyhine beyanda bulunması veya delil göstermesi amacına hizmet etmediği, ilgililerin sahip olduğu vergi mükellefi statüsü nedeniyle kendilerine yüklenen şekli ödevlerden birisi olan defter, kayıt ve belgeleri ibraz ödevinin yerine getirilmemesi fiilini cezalandırmak amacını taşıdığı gerekçeleri ile defter ve belgelerin gizlenmesi fiilinin kişilerin kendisini suçlayıcı beyanda bulunma veya delil göstermeye zorlanma olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklamaların ardından Anayasa Mahkemesi, itiraz edilen hükmün Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırılık teşkil etmediğine ve itirazların reddine oyçokluğu ile karar vermiştir.
[1] MADDE 359
- a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,
2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,
Hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.
Yazar: Av. Emre Burak Onat