Blog

İthalde Gözetim Uygulaması

İthalde gözetim uygulaması en basit tanımıyla, dış ticarete konu bir eşyanın ithalattaki gelişiminin gözlenmesi ve ithal edilen mal miktarının izlenmesini ifade etmektedir. Bu sayede, yabancı bir malın ithalatının yerli üreticiye zarar verecek derecede fazla olmasının önüne geçilmesi amaçlanmakta ve yerli üreticiye yaratılan tehdidin artması halinde ithalatın Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen gözetim belgesi ile izlenmesi amaçlanmaktadır. Bu sayede, yerli üreticiye zarar verebilecek nitelikteki eşyalar için ilerleyen zamanlarda ilave koruma önlemleri veya mali yükümlülükler uygulanıp uygulanmayacağı yönünde gümrük idaresinin karar alması kolaylaşmaktadır.

Görüleceği üzere ithalde gözetim uygulaması aslında tedbir uygulaması veya koruma önlemi değildir. Hal böyle olmakla beraber, uzun süreden beri gümrük idaresi ithalde gözetim uygulaması kapsamında bir takım hukuka aykırı uygulamalar gerçekleştirmektedir.

Hukuka aykırı uygulamalardan en sık karşılaşılanı ise; gözetim uygulamasına tabi bir malın eşya kıymetinin Gözetim Tebliğinde belirtilen kıymetten düşük olması halinde malın ithali için gözetim belgesi aranmasıdır. Gözetim belgesi ibraz edilmemesi halinde de eşya kıymeti artırılmakta ve aradaki fark üzerinden gümrük vergisi tarhiyatı yapılmaktadır.

Bu yazımız kapsamında özetle; ithalde gözetim uygulamasının kapsamı, ithalde gözetim uygulamasında eşyanın kıymetinin ne şekilde belirlendiği, ithalatta gözetim uygulamasının yasal dayanağı, ithalde gözetim uygulamasında yaşanan sorunlar, ithalde gözetim uygulaması kapsamında fazladan tahsil edilen vergilerin iadesi ve konuya ilişkin yargı kararları hakkında açıklamalar yapılacaktır.

 

1- Genel Olarak İthalde Gözetim Uygulaması ve Uygulamanın Yasal Dayanağı

Uygulama hakkında en temel düzenlemeler 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’dur (“Gümrük Kanunu”). Anılan kanunlar gümrük idaresine, yerli üreticinin korunması için önlemler alınması hakkında yetki vermektedir.

Anılan kanunlara dayalı olarak 29.05.2004 tarihli 25476 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2004/7304 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İthalatta Gözetim Uygulaması Hakkında Karar (“Karar”) ile temel gözetim önlemleri düzenlenmiş ve ilerleyen tarihlerde gözetim uygulamalarını düzenleyen ayrı ayrı tebliğler yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Karar’da yer alan önemli maddeler ise şu şekildedir:

  • Karar, bir malın ithalatında kaydedilecek gelişmelerin yakından izlenmesi amacıyla o malın ithalatında gözetim uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. (Karar m. 1)
  • Gözetim belgesi ise, gözetime tabi malların ithali için Genel Müdürlükçe verilen veya onaylanan belgeyi ifade etmektedir. (Karar m. 2/c)
  • Gözetim uygulaması ise Karar’da şu şekilde tanımlanmıştır:
    • Gözetim uygulaması bir malın ithalatında kaydedilecek gelişmelerin izlenmesini ifade etmektedir.
    • Bir malın ithalatında gözetim uygulanmasına ilişkin karar, başvuru üzerine veya resen yapılacak bir değerlendirme sonucunda Müsteşarlık (İthalat Genel Müdürlüğü) tarafından verilir. Yapılacak değerlendirmede ithalatın gelişimi, ithal şartları ve ithalatın yerli üreticiler üzerindeki etkisi dikkate alınır.
    • Gözetime tabi bir malın ithalatında gümrük mevzuatının gerektirdiği belgelerin yanı sıra “Gözetim Belgesi” de aranır. (Karar m. 4)

Görüleceği üzere Karar, ithalde gözetim uygulamasını tanımlamış, hangi idari makam tarafından getirileceğini düzenlemiş ve gözetim uygulaması kapsamında malın ithal edilebilmesi için gözetim belgesinin varlığını aramıştır.

Bu noktadan sonra, gümrük idaresi tarafından yayınlanan ikincil tebliğler ile belli malların Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (“G.T.İ.P”) zikredilmek suretiyle bunların ithalde gözetim uygulamasına tabi mallar olacağı düzenlenmiştir.

Bütün bunlardan hareketle ithalde gözetim uygulamasının temel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İthalde gözetim uygulaması, yerli üreticinin korunması amacıyla yerli üreticiyi tehdit edebilecek nitelikte mallarının ithalat seyrinin izlenmesidir.
  • Bir malın gözetim uygulamasına tabi tutulup tutulmayacağının tespitinde gümrük idaresinin takdir yetkisi mevcuttur. Gözetim uygulamasında uygulanacak ölçütler genel olarak; eşyanın kıymeti, brüt/net kilogramı ve adet üzerinden belirlenmektedir. Gümrük idaresinin aynı zamanda, gözetim uygulamasında uygulanacak kıymeti tespit yetkisi de mevcuttur.
  • Bir malın gözetim uygulamasına tabi tutulması halinde malın gözetim tebliğinde belirtilen eşik değerin altında bir değer üzerinden ithali halinde gözetim belgesi ibrazı gerekmektedir.

 

2- Genel Olarak Eşya Kıymetinin Tespiti

İthalde gözetim uygulamasında yaşanan sorunlardan bahsetmeden önce, eşya kıymetinin ithalat esnasında nasıl belirlendiğini ortaya koymak gerekmektedir. Keza ithalde gözetim uygulamasında yaşanan hukuki sorunlar, aşağıda da açıklanacağı üzere, doğrudan doğruya eşya kıymetinin tespitinden kaynaklanmaktadır.

Gümrük Kanunu m. 24 eşya kıymetinin belirlenmesinde aşağıdaki usulü benimsemiştir:

  • İthal eşyasının kıymetinin eşyanın satış bedeli olup satış bedeli, Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27. ve 28. maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyattır. (Gümrük Kanunu m. 24/1)
  • Eşyanın satış bedelinin gümrük kıymetine esas alınabilmesi için Gümrük Kanunu m. 24/1-a, b ve c bentlerindeki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
  • Fiilen ödenen veya ödenecek fiyat, ithal eşyası için alıcının, satıcıya veya satıcı yararına yaptığı veya yapması gereken ödemelerin toplamı olup bu fiyat, ithal eşyasının satış koşulu olarak, alıcının satıcıya veya satıcının bir yükümlülüğünü karşılamak üzere üçüncü bir kişiye yaptığı veya yapacağı tüm ödemeleri kapsamaktadır. (Gümrük Kanunu m. 24/3-a)
  • Son olarak, Gümrük Kanunu m. 27’ye göre yapılan ilaveler dışında, alıcının pazarlama dahil kendi hesabına yaptığı faaliyetlerin, satıcı yararına veya satıcı ile yapılan bir anlaşma yoluyla da olsa, satıcıya yapılan dolaylı bir ödeme olarak değerlendirilmeyeceği ve bu tür işlemlere ilişkin giderler, ithal eşyasının gümrük kıymetinin tespiti sırasında fiilen ödenen veya ödenecek fiyata ilave edilmeyecektir. (Gümrük Kanunu m. 27/3-b)

Eşyanın kıymeti bu şekilde belirlenmekle beraber ithalde gözetim uygulanmasına ilişkin tebliğlerde gözetim belgesinin, eşyanın gümrük kıymetine ilişkin hükümlerin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmektedir. Yani gözetim uygulamasında belirtilen eşik değer / birim bedeller eşyanın ithali anındaki gümrük kıymeti ile doğudan ilgili değildir. Buna rağmen gümrük idaresi eşya kıymeti ile gözetim uygulamasındaki birim bedelleri bir tutmakta ve eşya kıymetinin, gözetim uygulamasındaki birim bedellere yükseltilmesini talep etmektedir. Bu da bir sonraki başlıkta açıklanacak hukuki sorunlara neden olmaktadır.

 

3- İthalde Gözetim Uygulaması Kapsamında Yaşanan Hukuki Sorunlar

Yukarıda da belirtildiği üzere, ithalde gözetim uygulamasına tabi bir malın gözetim tebliğinde belirtilen bedelin altında bir bedelle ithal edilmek istenmesi halinde, gözetim belgesi ibrazı gerekmektedir. Hal böyle olmakla beraber gümrük idaresi, ithalatçılara gözetim belgesini nadiren vermektedir. Bu durumda ithalatçılar, ithal etmek istedikleri malın kıymetini, ithalde gözetim uygulamasında belirlenen kıymet bedeline yükseltmektedirler. Bunun için de genellikle yurt dışı diğer gider beyan edilerek eşyanın kıymeti yükseltilmektedir.

Hatta bu uygulamanın yasal dayanağı dahi mevcuttur. Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 29.11.2016 tarihli ve 2016/8 sayılı Genelge ile 2012/3 sayılı Genelge’nin 3. Maddesinde şu hüküm yer almaktadır:

“Gümrük Yönetmeliği’nin 180. maddesi kapsamında yapılan kontrolde, gözetim belgesi olmadığı halde beyan edilen kıymetin ilgili tebliğde belirtilen kıymete ulaşmaması durumunda, yükümlü ek beyanı ile ithal eşyasının kıymetinin ilgili tebliğde belirtilen kıymete ulaşmasını sağlarsa eşyanın serbest dolaşıma girişinde Gözetim Belgesi aranılmayacaktır. Söz konusu ek beyan, BİLGE programında usulüne uygun olarak “Yurt Dışı Diğer Giderler” altında yapılabilecektir. Mükellefin ek kıymet beyanı sonucu oluşan kıymet, eşyanın nihai kıymeti olarak değerlendirilerek, başka bir işleme gerek kalmaksızın, serbest dolaşıma giriş işlemleri tamamlanacaktır.”

Tam da bu noktada eşyanın gerçek kıymeti ile suni olarak yükseltilen kıymet arasındaki fark üzerinden gümrük vergisi ve katma değer vergisi tarhiyatı yapılmaktadır. Bu durum da ithalde gözetim uygulamasının amacını aşarak tedbir niteliğinde olmasına neden olmaktadır. İthalatçılardan bu şekilde alınan fazla vergilerin iadesi ise aşağıda açıklanacağı üzere uzun ve çetrefilli bir hukuki geçmiş ve süreç içermektedir.

 

4- İthalde Gözetim Uygulaması Kapsamında Fazladan Tahsil Edilen Vergilerin İadesi

İthalde gözetim uygulaması kapsamında fazladan tahsil edilen vergilerin iadesi açısından izlenecek hukuki yolların 28.07.2021 tarihinden önce ve sonra olmak üzere ikiye ayrılması mümkündür. Bu ayrımın sebebi aşağıda açıklanacaktır.

28.07.2021 Tarihinden Önce Fazladan Tahsil Edilen Vergilerin İadesi

Yukarıda yer verilen tarihten önce fazladan tahsil edilen vergilerin iadesi yönünden büyük oranda uygulama birliği olduğunu söylemek mümkündür. Anılan tarihten önce tescil edilen gümrük beyannamelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda mükellefler aşağıdaki yöntemi izlemekteydi:

  • Mükellefler kıymetin arttırılması nedeniyle fazladan ödedikleri vergilerin iadesi için ya üç yıllık süre içinde Gümrük Kanunu m. 211’de yer alan kaldırma-geri verme hükmüne dayanarak başvuruda bulunmakta ve başvuruların reddi üzerine dava açmaktaydı,
  • Ya da beyannameye ihtirazi kayıt koyarak Gümrük Kanunu 242. maddesi uyarınca tahakkuka itiraz ederek vergilerin iadesini talep etmekteydiler.

Yargı kararları da ağırlıklı olarak ithalde gözetim uygulamasının aslında sadece bir malın ithal seyrinin izlenmesi amacıyla getirilen bir uygulama olduğu, uygulama kapsamında ek vergi tahakkuku yapılmasının hukuken mümkün olmadığı yönündeydi.

Danıştay 7. Dairesi’nin 16.10.2019 tarihli ve E. 2018/5339, K. 2019/5337 sayılı kararında, tahsil edilen vergilerin eşyanın gerçek kıymeti üzerinden alınması gerektiği karara bağlanmıştır. Kararın gerekçesi şu şekildedir:

“İlk Derece Mahkemesi kararının özeti, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine vermiş olduğu ihlal kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, eşyanın beyan edilen birim kıymetinin ihracatçıya ödenen gerçek kıymet olmadığı yönünde davalı idarece yapılmış somut bir tespit bulunmadığı, salt gözetim kıymet farkı nedeniyle yüksek beyan edilen birim kıymetin eşyanın 4458 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığı, dolayısıyla ortada kanunen ödenmesi gereken herhangi bir vergi bulunmadığı, gözetim önlemlerinin yanlış uygulanması suretiyle davacıdan fuzulen tahsil edildiği açık olan gümrük vergilerinin geri verilmesi istemi üzerine tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir”

Yine Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 19.02.2020 tarihli ve E. 2020/1, K. 2020/1 sayılı kararında da gözetim uygulamasının koruma tedbiri olamayacağı, uygulama kapsamında malın ithalinin herhangi bir kısıtlama, vergi oranında artış, eşik kıymet belirlenmesi veya ek mali yükümlülük uygulamasının söz konusu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Gözetim uygulaması kapsamında sadece bir malın ithalinde yerli üreticilerin zarar görmesine sebebiyet verebilecek miktarda artış olup olmadığının belirlenmesi için o malın ithal seyrinin izlenmesinin amaçlandığı ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için gözetim belgesinin ibrazının istendiği belirtilmiştir. Gözetim belgesi ibraz edilememesi halinde ise ek tahakkuk yapılmasının hukuken mümkün olmadığı karara bağlanmıştır. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

 “Gözetim belgesinin ibraz zorunluluğu, o malın belli bir değerin altında kıymetle ithal edilmek istenmesi durumuna münhasır olup gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde sadece ”gözetim belgesi” ibrazı zorunluluğu getirildiğinden bu zorunluluğa uyulmaması gümrük kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum değildir. Öte yandan ithalatta gözetim uygulanmasına ilişkin tebliğlerde belirtilen birim kıymet, eşyanın gümrük kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli değildir. Bu nedenle gözetim önlemlerinin hukuka aykırı uygulanması suretiyle fazladan ödenen vergilerin Gümrük Kanunu’nun 211. maddesi kapsamında iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair karara vaki itirazın reddi yolunda tesis edilen işlemlerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Son olarak, 16.05.2013-19.05.2013 tarihleri arasında HSK tarafından organize edilen ve Danıştay üyeleri ile Vergi Hakimlerinin bulunduğu “İzmir Hukuki Müzakere Toplantısında” yargının konuyla ilgili görüşü şu şekilde ifade edilmiştir:

“4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun 23 ila 31’inci maddelerine göre ithal eşyasının gümrük kıymeti, aksi somut delillerle ispat edilmedikçe, yükümlüsü tarafından beyan edilen “satış bedeli”dir. Satış bedelinin yerine emsal kıymet araştırması sonucunda belirlenen kıymetlerin, genelgelerle belirlenen referans kıymet, istatistiki kıymet, borsa fiyatı ya da gözetim tebliğlerindeki fiktif kıymetlerin esas alınması mümkün olmadığı gibi; beyan edilen satış bedelinin gerçeği yansıtmadığı hususu ortaya konulmadan; satış bedeli yönetiminin esas alınmama sebepleri hukuken geçerli bir şekilde açıklanmadan izleyen yöntemlere geçilmesi de olanaklı değildir.”

Görüleceği üzere 28.07.2021 tarihinden önce, ithalde gözetim uygulamasından kaynaklı olarak yapılan ek tahakkukların iade açısından büyük oranda yargısal birlik bulunmaktadır.

28.07.2021 Tarihinden Sonra Fazladan Tahsil Edilen Vergilerin İadesi

Daha sonraki tarihlerde, 28.07.2021 tarih ve 31551 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7333 sayılı Kanun’un 13. maddesiyle Gümrük Kanunu m. 211 hükmünde değişiklik yapılmıştır ve aşağıda altı çizili olarak belirtilen hüküm maddeye işlenmiştir:

“Ancak, kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat veya ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul edilmez.”

Maddenin somut sonucu ise şu olmuştur:

Maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra tescil edilen beyannameler açısından, eşyanın kıymetinin gözetim tebliğinde belirtilen düzeye çıkmasını sağlayacak şekilde bizzat mükellefin beyanda bulunulması halinde, aslında ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması sonucu doğmaktadır. Dolayısıyla mükellefin eşyanın kıymetini, gözetim bedeline kendi beyanı ile yükselttiği için fazladan tahakkuk eden Gümrük Vergisi ve Katma Değer Vergisini Gümrük K. m. 211’de düzenlenen geri verme-kaldırma hükümlerine göre talep etmesinin önü kesilmiştir. Bu noktadan sonra Bölge İdare Mahkemesi kararları konuya ilişkin farlı yaklaşımlar göstermiştir.

Bölge İdare Mahkemeleri’nin konuya ilişkin farklı yaklaşımlar göstermesi sonucunda da uyuşmazlık Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun (“VDDK”) önüne gelmiştir. VDDK’nın 26.03.2024 tarihli ve 32501 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan E.2023/6 K.2024/1 sayılı kararında konuya ilişkin önemli tespitlere yer verilmiştir. Anılan karara dair detaylı açıklamalarımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz.

VDDK kararına konu istinaf merci kararlarında yer alan farklı uygulamalar şu şekildedir:

  • Bazı istinaf mercileri özet itibariyle; ithalde gözetim uygulaması kapsamında fazladan tahsil edilen ve ihtirazi kayıtla ödenen vergilerin Gümrük Kanunu m. 242’de düzenlenen itiraz hükümleri kapsamında iade alınabileceğine hükmetmiştir.
  • Bazı istinaf mercileri ise, anılan yöntem ile yapılan başvuruların reddinin hukuka uygun olduğuna keza bu şekilde yapılan başvuruların da Gümrük Kanunu m. 211 kapsamında verginin yükümlünün beyanı ile artırılması niteliğinde olduğu ve esasen gümrük politikalarının arkasından dolaşmak olacağı görüşünde olmuştur.

VDDK ise nihai olarak şu yönde karar vermiştir:

  • Aykırılığa konu Bölge İdare Mahkemesi kararlarındaki istemler, Gümrük K. m. 211 geri verme ve kaldırma talebinin reddi işlemlerine yönelik değildir. Kararlara konu uyuşmazlıklar, Gümrük K. m. 242 uyarınca beyannamelere ihtirazi kayıt koymak suretiyle fazladan tahakkuk eden vergilere karşı yapılan itirazların zımnen reddine ilişkindir. Bu nedenle Gümrük K. m. 211’deki eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması halinde geri verme veya kaldırma işlemine yönelik taleplerin kabul edilemeyeceği yolundaki düzenlemenin olaylara uygulanması mümkün değildir. Başka bir deyişle, eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması halinde vergilerin iade edilmeyeceğini düzenleyen Gümrük K. m. 211 hükmü, aslında sadece kaldırma ve geri verme başvurularında uygulanacak bir kuraldır.
  • Tüm açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde beyannameye ihtirazi kayıt konulması ve Gümrük K. m. 242 uyarınca tahakkuka itiraz edilmesi halinde, mükelleflerin kendi beyanları ile eşyanın kıymetini gözetim bedeline yükseltmelerine rağmen fazladan tahakkuk eden Gümrük Vergisi ve Katma Değer Vergisini iade alması mümkündür.
  • Ayrıca ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde; öncelikle satış bedelinin esas alınması, satış bedelinin esas alınması gerekli koşullar mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği de belirtilmiştir.
  • Sonuç olarak VDDK aykırılığın, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, Gümrük K. m. 25’e göre öncelikle satış bedelinin esas alınması, satış bedelinin esas alınmasının mümkün olmadığı durumlarda sırasıyla kanunda yazan diğer yöntemlere başvurulması gerektiğine ve satış bedeli yöntemlerinin terk edilme nedenlerinin somut olarak ortaya konulmadığı sonucuna varılması halinde işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı yönünde aykırılığın giderilmesine karar vermiştir.

Kararın ithalde gözetim uygulaması açısından doğurduğu sonuçlar ise şu şekildedir:

  • Yukarıda da yer verilen eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması halinde geri verme veya kaldırma işlemine yönelik taleplerin kabul edilemeyeceği yolundaki Gümrük K. m. 211 düzenlemesinin, fazladan tahakkuk eden vergilerin sadece geri verme ve kaldırma yoluyla iadesinde uygulanacağı VDDK kararı ile sabit hale gelmiştir. Başka bir deyişle, ithalde gözetim uygulaması nedeniyle eşyanın gümrük kıymetinin yurt dışı gider gösterilmek suretiyle artırılması halinde eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırıldığından bahisle vergilerin iade edilmeyeceğini yönündeki Gümrük K. m. 211 düzenlemesinin ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere karşı Gümrük K. m. 242 kapsamında yapılan itirazlarda uygulanmayacağı açık hale gelmiştir.
  • Buradan hareketle, mükelleflerin fazladan tahakkuk eden Gümrük Vergisi ve Katma Değer Vergisinin iadesi için önceden sıklıkla tercih edilen yöntem olan kaldırma-geri vermeyi düzenleyen Gümrük K. m. 211 yerine; gümrük beyannamelerini ihtirazi kayıtla vererek Gümrük K. m. 242 hükümlerine göre vergi iadesi istemesinin vergi mahkemelerinde davaların kabul edilme ihtimalini artıracağı kanaatindeyiz.
  • Açılan davalarda idarece, eşyanın satış bedeli yönteminin terk edilme nedenlerinin somut olarak ortaya konulmadığı durumda yapılan işlemlerde hukuka uygunluk bulunmayacaktır.
  • Ayrıca ithalde gözetim uygulamasında idare tarafından, öncelikle kıymet araştırması yapılmadır ve eşyanın gerçek kıymetine ilişkin bir tespit yapılmalıdır. Bu tespit yapılmaksızın doğrudan doğruya başka gümrük bedeli tespiti yöntemi kullanılması halinde işlem hukuka aykırı olacaktır.

Sonuç olarak; 28.07.2021 tarihinden sonra doğan vergiler açısından ihtirazi kayıtla verilen gümrük beyannamelerine istinaden Gümrük Kanunu m. 242’de düzenlenen itiraz başvurusu yolunun seçilmesi halinde vergilerin iade alınması mümkün gözükmektedir.

 

Hazırlayan:

Av. Doğa Can Altınözlü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir