Kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen yargı alanında köklü düzenlemeler içeren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (“Kanun Teklifi”), 03.07.2024 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunuldu. TBMM Komisyonlarında yapılan görüşmeler sonrasında Kanun Teklifi TBMM gündemine alındı. TBMM’nin tatile girmesi nedeniyle Genel Kurul görüşmeleri Ekim ayına kalan Kanun Teklifinin detaylarına yazımızdan erişebilirsiniz.
Kanun teklifi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”), 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”), 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK“) ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”) başta olmak üzere pek çok alanda önemli değişiklikler öngörülmektedir.
Kanun teklifinin gerekçesi incelendiği zaman temel amacın, adalet hizmetlerinin etkinliğini arttırmaya, yargı sürecini hızlandırmaya, suçla etkin mücadele sağlamaya, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve genişletilmesini sağlamaya, aile kurumunu güçlendirmeye, hukuk ve ceza uyuşmazlıklarında alternatif çözüm yöntemlerinin alanlarını genişletmeye, hak arama hürriyetinin daha etkin şekilde kullanılabilmesine imkan tanınmaya çalışıldığı ve son dönemlerde Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) vermiş olduğu iptal kararları doğrultusunda gerekli kanuni düzenlemelerin yapılmasının hedeflendiği görülmektedir. Kanun teklifine bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz. Kanun teklifinin detaylarına aşağıda yer vermekteyiz.
1- İİK Kapsamında Açık Artırma Usulünde Değişikliğe Gidilmektedir
Bilindiği üzere, 24.11.2021 tarihli ve 7343 sayılı Kanunla İİK’da yapılan değişiklikle, açık artırmaların fiziki ortamda yapılması usulü kaldırılmış ve açık artırmaların tamamen elektronik ortamda yapılması kabul edilmiştir. Böylelikle açık artırmaların Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine entegre elektronik satış portalında yapılması sağlanmıştır. Kanun teklifinin 1. maddesi ile bu sistemin etkin ve verimli bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla değişiklik yapılması öngörülmektedir.
Yapılacak olan düzenlemeye göre elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışta teklifler arasındaki fark, satışa çıkarılan malın muhammen kıymetinin binde beşinden ve her halde 1.000 Türk lirasından az olamayacaktır. Ayrıca İİK m. 111/6 hükmünün aşağıdaki şekilde değiştirilmesi öngörülmektedir:
“Açık artırma süresinin son on dakikası içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde açık artırma üç dakika uzatılır. Uzama süresi içinde yeni bir teklif verilmesi halinde açık artırma süresi her yeni teklifin verilmesinden itibaren üç dakika uzatılır. Son uzama süresi içinde yeni bir teklif verilmezse mal en yüksek teklif verene ihale edilir. Uzama sürelerinin toplamı bir saati geçemez. Bir saatlik süre Adalet Bakanlığının kararıyla kısaltılabilir, uzatılabilir veya kaldırılabilir ve bu kararlar Bakanlığın resmi İnternet sitesinde duyurulur.”
Eklenen maddeyle beraber, açık artırma süresinin son 10 dakikası içinde yeni bir teklifin verilmesi halinde açık artırma 3 dakika uzatılacaktır. Uzama süresi içinde yeni bir teklif verilmesi halinde açık artırma süresi her yeni teklifin verilmesinden itibaren 3 dakika uzatılacaktır Son uzama süresi içinde yeni bir teklif verilmezse mal en yüksek teklif verene ihale edilecek. Uzama sürelerinin toplamı bir saati geçemeyecektir. Bir saatlik süre Adalet Bakanlığının kararıyla kısaltılabilecek, uzatılabilecek veya kaldırılabilecek ve bu kararlar Bakanlığın resmi internet sitesinde duyurulacaktır.
Elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışta teklifler arasındaki fark, satışa çıkarılan malın muhammen kıymetinin binde beşinden ve her halde 1000 Türk lirasından az olamayacak.
2- Kanun Yolunda Verilen Bozma veya Kaldırma Kararından Sonra İİK Kapsamında Her Sene Güncellenen Parasal Sınırların Değişmesi Halinde Hangi Yıldaki Parasal Sınırın Esas Alınacağı Belirlenmektedir
Uzun süreden beri sadece İİK ile sınırlı olmamak üzere pek çok yargı alanında, bir kararın istinaf veya temyiz kanun yolunda incelenmesinden ve kaldırma ile bozma kararından sonra derece mahkemelerinin verdikleri kararların istinaf veya temyiz kanun yoluna açık olup olmayacağı tartışmalıydı. Örneklemek gerekirse 2022 yılı için aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulması miktar olarak mümkün olan bir dosyada verilen istinaf kararı sonrasında ilk derece mahkemesi 2024 yılında tekrar bir karar vermekteydi. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu ilk karar 2022 yılı için miktar itibariyle istinaf kanun yoluna açık iken 2024 yılında güncellenen parasal değerlerden ötürü ilk derece mahkemesinin kaldırma kararından sonra verdiği ikinci karar aleyhine istinaf yoluna başvurulamaması gündeme gelmekteydi.
Kanun koyucu tam da bu noktada yaşanan sorunların çözümü adına, Kanun Teklifi m. 2 ile İİK Ek m. 1’e aşağıdaki hükmün eklenmesine karar vermiştir:
“İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuruda esas alman parasal sınırda yeniden değerleme nedeniyle meydana gelen artış, bölge adliye mahkemesinin kaldırma veya Yargıtay’ın bozma kararlan üzerine yeniden verilen kararlar hakkında uygulanmaz, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlar esas alınır.”
Söz konusu düzenlemeyle birlikte artık istinaf veya temyiz kanun yolunda bir kararın kaldırılmasına veya bozulmasına karar verilmesi halinde derece mahkemesinin yeniden karar vermesi halinde, yeni verilen karar tarihinde değil; ilk verilen karar tarihinde uygulanan parasal sınıra göre kararın kanun yoluna açık olup olmadığı değerlendirilecektir.
3- Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı, İçerik İtibariyle Daha Kapsamlı Hale Getirilecektir.
Kanun teklifinin 4. maddesi ile Yükseköğretim Kanunu’nda değişiklik yapılacaktır. Yapılacak olan değişikliğe göre Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı’nda soru sorulacak alanlar arasına “milletlerarası hukuk”, “milletlerarası özel hukuk”, “genel kamu hukuku ve sosyal güvenlik hukuku” eklenecek. İhtiyaç duyulması halinde bu alanlara, yönetmelikle yeni hukuk alanları eklenebilecektir.
Ayrıca Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı’nda soru sayısı 100’den 120’ye çıkarılacak. Sınavlara yeni alanların eklenmesi ve sınavların yapılma şekli ile sınavlara ilişkin diğer hususlar Hakimler ve Savcılar Kurulu, Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Noterler Birliğinin görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenecektir.
4- Yediemin Otoparklarında Sahipleri Tarafından Teslim Alınmayan Araçların Satış Usulü Yeniden Belirlenmektedir
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ek 14. maddesinin mevcut birinci fıkrasına göre, buluntu olması nedeniyle veya trafikten menedilerek alıkonulan, ancak sahipleri tarafından altı ay içinde teslim alınmayan veya aranmayan araçlar Milli Emlak Genel Müdürlüğünce satılarak, bedelleri emanet hesabına alınmakta ve bu araçların maliklerinden adresi bilinenlere satıştan önce tebligat yapılmaktadır.
Kanun teklifi m. 13 ile yapılan düzenlemeyle, birinci fıkra kapsamında olan ve yediemin otoparklarında bulunan araçlann satış usulü yeniden belirlenmektedir. Buna göre, 2918 sayılı Kanun uyarınca yediemin otoparklarında bulunan araçların ekonomiye kazandırılmaları ve bu araçların satışından elde edilen tutarın hak sahiplerine ödenmesi; hak sahiplerine ödenememesi halinde ise yine hak sahiplerine ödenmesi amacıyla muhafaza edilmesi sağlanmaktadır. Böylelikle, hem bu araçların ekonomik değerlerini yitirmesinin hem de hak sahiplerinin daha fazla mağdur olmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
5- Koca, Ana veya Çocuk Soybağının Reddi Davası Açarak Babalık Karinesini Çürütebilecektir
TMK’nın 285. maddesinde evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu, babalık karinesinin TMK’nın 286. maddesi kapsamında açılan soybağının reddi davasıyla çürütebileceği ve bu davayı ancak baba ve çocuğun açabileceği düzenlenmiştir. AYM’nin 26/7/2023 tarihli ve E; 2023/37; K: 2023/140 sayılı kararıyla, söz konusu maddenin birinci fıkrası iptal edilmiştir
Kanun teklifinin 16. maddesi ile çocuğun soybağının sıhhatinin sağlanması amacıyla baba ve çocuğun yanı sıra anaya da soybağının reddi davası açma hakkı tanınacaktır.
6- 5325 Sayılı Kanun’a Eklenen Madde ile İlgili İstinaf Hukuk Dairesine Bir Ay İçerisinde Görev Yönünden Dosyayı İnceleme Zorunluluğu Getirilmektedir
5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’a, Kanun teklifinin 20. maddesinde yer alan hükmün eklenmesi öngörülmektedir. İlgili hüküm şu şekildedir:
“Hukuk daireleri iş bölümü incelemesi
MADDE 35/A – İstinaf incelemesi için dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi, bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda iş bölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçesiyle birlikte dosyayı görevli olduğu kanısına vardığı ilgili hukuk dairesine gönderir. Bir aylık sürenin bitiminden sonra veya duruşma günü verilen dosya hakkında gönderme kararı verilemez.
Gönderme kararı üzerine dosya kendisine gelen hukuk dairesi, iki hafta içinde yapacağı ön inceleme sonucunda görevli olmadığı kanaatine varırsa, varsa geçici hukuki koruma tedbirlerine dair talepler hakkında da karar vermek suretiyle dosyayı hukuk daireleri başkanlar kuruluna gönderir. İki haftalık sürenin bitiminden sonra gönderme kararı verilemez. Kurul tarafından yapılan ön inceleme sonunda verilen iş bölümüne ilişkin karar kesindir.”
Eklenen hükme göre, istinaf incelemesi için dosyanın gönderildiği ilgili hukuk dairesi, bir ay içinde yapacağı ön inceleme neticesinde iş bölümü bakımından kendisini görevli görmediği takdirde birlikte dosyayı görevli olduğu kanısına vardığı ilgili hukuk dairesine gönderecektir. Bir aylık sürenin bitiminden sonra veya duruşma günü verilen dosya hakkında gönderme kararı verilemeyecektir.
7- Hakaret Suçuna ve Uzlaştırma Kurumuna Yeni Düzenlemeler Getirilmektedir
- Kanun teklifinin 21. maddesi ile soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresinin her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyeceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı hakaret suçu bakımından TCK m. 73/1-2 başta olmak üzere ilgili hükümleri uygulanmaya devam edecektir. Ancak bu suç bakımından şikayet süresi, fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyecektir.
- Kanun teklifinin 22. maddesi ile; TCK’nın 125. maddesinin ikinci fıkrasında, üçüncü fıkrasının (b) ve (c) bendinde ve dördüncü fıkrasında düzenlenen hakaret suçunun ön ödeme kapsamına alınacak ve ön ödeme kurumunun kapsamı genişletilecektir. Buna göre, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret suçunun işlenmesi halinde TCK m. 75’e göre ön ödeme hükümleri uygulanacaktır. Aynı şekilde, TCK m. 125’in ikinci fıkrasındaki hakaret suçunun aynı maddenin üçüncü fıkrasının (b) ve (c) bendi kapsamında ve/veya alenen işlenmesi halinde de önödeme hükümleri uygulanacaktır. Bu suçun beş yıl içinde yeniden işlenmesi halinde altıncı fıkra uyarınca önödeme hükümleri uygulanmayacak ve fail hakkında kamu davası açılacaktır.
- AYM’nin 26.07.2023 tarihli ve E. 2023/43, K. 2023/141 sayılı kararıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin ondokuzuncu fıkrasının beşinci cümlesinde yer alan “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz;” ibaresi iptal edilmiştir. Karara dair detaylı açıklamalarımız için bağlantıyı kullanabilirsiniz. Kanun teklifinin 23. maddesi ile AYM’nin iptal kararı dikkate alınarak uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı yönünde düzenleme getirilecektir.
- Ceza muhakemesinde uzlaştırmacı olabilmek için hukuk fakültesi mezunu olma şartı getirilecektir.
- Kanun teklifinin 24. maddesine göre; uzlaşma gerçekleştiği takdirde uzlaşma sonucunda sanığın edimini yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verilecektir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde durma kararı verilecek ve durma süresince zamanaşımı işlemeyecektir. Uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunacaktır.
8- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki Parasal Sınırlarla İlgili Düzenlemelere Gidilmektedir.
Kanun teklifinin 29. maddesine göre parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacaktır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmayacaktır.
İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuruda esas alınan parasal sınırda yeniden değerleme nedeniyle meydana gelen artış, bölge adliye mahkemesinin kaldırma veya Yargıtay’ın bozma kararları üzerine yeniden verilen kararlar hakkında uygulanmayacak, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlar esas alınacaktır.
9- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile İlgili Düzenlemelere Gidilecektir.
- Kanun teklifine göre anlaşma belgesinin taraflarından biri, icra edilebilirlik şerhi verilmesinden sonra tapu müdürlüğünden tescil talebinde bulunabilecek. Tapu müdürlüğünce taşınmaza ilişkin mevzuatta öngörülen gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra resmi senet düzenlenmeksizin tescil talebi yerine getirilecektir. Bu değişiklik ile icra edilebilirlik şerhi alınan arabuluculuk anlaşma belgesine isitnaden yapılacak tescil işlemlerinde uygulamada yaşanan tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
- Bilindiği üzere AYM, 6325 sayılı Kanun m. 18/A-11 hükmünde düzenlenen ve arabuluculuk sürecinde ilk toplantıya katılmayarak sürecin sonlanmasına sebep olan tarafın, davada haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu olacağını ve lehine vekalet ücretine hükmedilmeyeceğini öngören düzenlemenin iptaline karar vermişti. AYM, söz konusu kuralların mahkemeye erişim hakkı ve mülkiyet hakkı üzerinde orantısız bir sınırlamaya sebep olduğuna hükmetmiştir. Karara dair detaylı açıklamalarımız için bağlantıyı kullanabilirsiniz.
- Kanun teklifinin 32. maddesi ile 6325 sayılı Kanun m. 18/A’nın yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Yapılan yeni düzenlemeyle beraber, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulacaktır. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen vekalet ücretinin yarısına hükmedilecektir.
- Arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar yazılı sınava girmeden arabuluculuk siciline kayıt olabilecektir.
Hazırlayanlar:
Av. Cevdet Emre Koçak
Av. Doğa Can Altınözlü