Anayasa Mahkemesi (“AYM”), örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerinin ayrıca örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 220/6 fıkrasını suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı bularak iptal etti. Kararın dört ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görüldü. (AYM’nin 08.12.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2023/132, K. 2023/163 sayılı 26.10.2023 tarihli kararı)
İptaline karar verilen TCK md. 220/6 hükmü şu şekildedir:
“Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.”
Yapılan başvuruda özetle; söz konusu kuralda belirlilik bulunmamasının hukuk devleti ile suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. 13. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
AYM öncelikle Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesini incelemiştir. AYM, suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkta, anlaşılır ve sınırları belirli olarak kanunda gösterilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu tespitin ardından itiraz konusu kuralın anlam ve kapsamını inceleyen AYM, İtiraz konusu kural; özet itibariyle suç işlemek amacıyla kurulan örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamasına rağmen örgüt adına suç işleyen kişinin örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılmasını öngörmekte olduğunu ifade etmiştir.
AYM’ye göre söz konusu kuralda örgüt adına işlenen suç kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği gibi işlenen suçlar arasında bir ayrım da yapılmamıştır. Bu nedenle ağırlığına bakılmaksızın herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişilerin ayrıca örgüte üye olma suçundan cezalandırılması son derece ağır bir itham olduğu gibi suçun kapsamını da belirsiz biçimde genişletmektedir. Bu belirsizlik de AYM’ye göre ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde ciddi bir caydırıcı etki yaratmaktadır. Ayrıca AYM, yargı makamlarının “örgüt adına işlenen suç” kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıklarının da altını çizmiştir.
Sonuç olarak AYM, itiraz konusu kuralın kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığını belirterek itiraz konusu kuralın Anayasa’nın suçta ve cezada kanunilik ilkesinin düzenlendiği 38.maddesine aykırı olduğuna kanaat getirmiş ve ilgili hükmün iptaline karar vermiştir. Kararın Resmi Gazete’de yayınlandığı günden başlayarak dört ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
Hazırlayanlar:
Av. Doğa Can Altınözlü
Stj. Av. Cevdet Emre Koçak