Bülten

#9 Vergi Hukuku Gelişmeleri (05 – 19 Ağustos 2024)

Vergi Hukuku Mevzuatında Gelişmeler

  • Cumhurbaşkanı tarafından 06.08.2024 tarihli Resmi Gazete’de, 8787 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayınlanmıştır. Yayınlanan Karar kapsamında, yurtdışı alışverişlerinde uygulanan vergilerde değişikliğe gidilmiştir. Yapılan değişiklikler özetle şu şekildedir:
    • Daha önce 150 Euro olarak uygulanan eşya kıymeti sınırı 30 Euro’ya indirildi. Başka bir deyişle, önceden 150 Euro olarak uygulanan bireysel ithalat limiti, 30 Euro’ya düşürülmüş olup bunu aşan ithalatlar vergiye tabi olacaktır.
    • AB ülkelerinden gelen eşyalarda alınacak maktu gümrük vergisi %20’den %30’a çıkarıldı.
    • Diğer ülkelerden gelen eşyalar için daha öncesinde %30 olarak uygulanan maktu gümrük vergisi oranı %60’a yükseltildi.
    • Son olarak, yurtdışından gelen eşyanın 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (IV) sayılı listede olması halinde yukarıda yer verilen oranlara ilave olarak %20 oranında tek ve maktu vergi tahsil edileceği düzenlenmiştir. (Cumhurbaşkanı tarafından 06.08.2024 tarihli ve 32624 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 8787 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı)

 

  • Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (“GİB”) resmi internet sitesinde 06.08.2024 tarihinde Kredi Kartı ve Banka Kartı ile Yapılan Ödemelere İlişkin Açıklama başlıklı duyuru yayınlanmıştır. Söz konusu duyuru ile özetle aşağıdaki konular açıklanmıştır:
    • 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) mükerrer 355. maddesine eklenen 6. fıkrayla, mükelleflerin mal satışı veya hizmet ifası için yaptıkları tahsilatları, kendi mükellefiyeti adına kayıtlı olmayan ödeme sistemleri veya cihazları (POS ve benzeri cihazlar) aracılığıyla yapmaları durumunda, tahsilatı yapan mükelleflere ve cihazları kullandıranlara ayrı ayrı her bir işlem için 3 kat özel usulsüzlük cezası kesilmesi ve bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının 20.000.000 TL’yi geçemeyeceği düzenlenmiştir.
    • Yapılan düzenleme ise mükellefler açısından çeşitli tereddütler doğurmuştur. Mükellefler, mal ve hizmet alımlarında müşteri ile ödemeyi yapan kart sahibinin farklı kişi olması durumunda ceza kesilip kesilmeyeceğine yönelik tereddüt yaşamıştır. GİB tarafından yapılan açıklamayla beraber, ödeme yaparken başkasının kredi kartını kullanmaktan dolayı özel usulsüzlük cezası uygulanması durumunun olmadığına açıklık getirilmiştir. 
    • Ayrıca, 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen değişikliklere dair açıklamalarımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz.

 

  • GİB tarafından 07.08.2024 tarihinde yayınlanan VUK-171/2024-9 sayılı Sirküler ile 19.08.2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2024 II. Geçici Vergi Dönemine (Nisan-Mayıs-Haziran) ait Gelir ve Kurum Geçici Vergi Beyannamelerinin verilme ve ödeme süreleri uzatılmıştır. 
    • Söz konusu beyannamelerin verilme süreleri ile beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 27.08.2024 günü sonuna kadar uzatılmıştır. 
    • Söz konusu uzatma, ilgili geçici vergi dönemi itibarıyla beyanname verme tarihi 19.08.2024 günü sonu olan özel hesap dönemine tabi mükellefleri de kapsayacaktır.

 

  • GİB tarafından 13.08.2024 tarihli Resmi Gazete’de Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No: 1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 16) yayınlanmıştır. Yayınlanan Tebliğ kapsamında A-1 sayılı Tahsilat Genel Tebliği’nde yapılan değişiklikler özetle şu şekildedir:
    • Tahsilat Genel Tebliği’nin 2. Bölümü’nün “II. İhtiyati Haciz” başlıklı alt bölümüne aşağıdaki hüküm eklenmiştir:
    • “6183 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında ihtiyati haciz tatbik edilebilmesi için, vergi incelemesine yetkili memurlarca anılan Kanunun 9 uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması amacıyla gerekli işlemlere başlanılarak yapılan ilk hesaplamalara göre teminat altına alınacak alacak konusunda bir tutarın belirlenmesi ve teminat alınması yönünde bu kişilerin talepte bulunması gerekmektedir. 12/11/2022 tarihli ve 32011 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 27/5/2022 tarihli ve Esas No:2021/6, Karar No:2022/2 sayılı kararı nedeniyle vergi incelemesi tamamlanarak vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal etmesinden sonra maddenin bu bendine göre ihtiyati haciz kararı alınması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikalinden sonra 6183 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan diğer gerekçelerden herhangi birinin bulunması halinde ihtiyati haciz tatbik edilebileceği tabiidir.”
    • Normal şartlar altında, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun (“AATUHK”) m. 13/1 kapsamında ihtiyati haciz tatbik edilebilmesi için;
      • AATUHK m. 9 atfıyla, VUK m. 344 uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren hallerden birisi veya,
      • VUK m. 359’da sayılan hallere temas eden bir amme alacağının bulunması gerekmektedir.
      • Amme alacağının varlığına ilaveten amme alacağının tahsili için gerekli muamelelere başlanmalıdır.
      • Bu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir.
    • Tahsilat Genel Tebliği’nde yapılacak değişiklikle beraber, vergi incelemesine yetkili memurlarca teminat altına alınacak alacak konusunda bir tutarın belirlenmesi ve teminat alınması yönünde mükelleflerden talepte bulunulması zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu düzenlemenin ihdas sebebi ise, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 12.11.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2021/6, K. 2022/2 sayılı kararının yarattığı hukuksal durumdur.
    • Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 12.11.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2021/6, K. 2022/2 sayılı kararı kapsamında, vergi incelemesi sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra, borçlu hakkında AATUHK m. 13/1 kapsamında ihtiyati haciz uygulanamayacağı yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmişti. Karara dair detaylı açıklamalarımız için bağlantıyı kullanabilirsiniz. 
    • Tahsilat Genel Tebliği’nde yapılan değişiklikle beraber Danıştay’ın yukarıda yer verilen kararına uyum sağlanması amaçlanmıştır. Yapılan değişiklik neticesinde, vergi incelemesi tamamlanarak vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal etmesinden sonra AATUHK m. 13/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı alınması mümkün bulunmamaktadır. Buna rağmen Tahsilat Genel Tebliği’ne eklenen hüküm açık bir şekilde, vergi incelemesi tamamlanarak vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal etmesinden sonra AATUHK m. 13’te yer alan diğer fıkralara göre ihtiyati haciz tatbik edilebileceğini düzenlemiştir. (GİB tarafından 13.08.2024 tarihli ve 32631 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No: 1’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 16)

 

  • GİB’in resmi internet sitesinde 15.08.2024 tarihinde Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 483)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı yayınlanmıştır. Tebliğ taslağı en temelde, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun’a dayanılarak ihdas edilen ve Ödeme Kaydedici Cihaz (“ÖKC”) kullanma mecburiyeti bulunan ve bu mecburiyetin usul ve esaslarını düzenleyen Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 483)’nde (“483 sayılı VUK Tebliği”) değişiklik yapılmasını öngörmektedir. Değişiklik hedeflenen maddeler ise şu şekildedir:
    • 483 sayılı VUK Tebliği m. 4; ÖKC’lerden gerçekleştirilen satışlara ait mali bilgilerin GİB’e bildirilmesini düzenlemektedir. Tebliğ Taslağı ile yapılması hedeflenen değişiklikler şu şekildedir:
      • ÖKC günlük kapanış (Z) raporlarına ait mali bilgilerin güvenli servis sağlayıcısı (ÖKC TSM Merkezleri) üzerinden GİB’e elektronik ortamda bildirilecektir.
      • Ancak, ÖKC’lerden gerçekleşen satışlara ait ÖKC günlük kapanış (Z) raporlarına ait mali bilgileri ÖKC TSM Merkezleri aracılığıyla GİB’e iletemeyecek durumda olan mükellefler, ÖKC’lerden düzenlenen ÖKC günlük kapanış (Z) raporlarına ait mali bilgileri;
        • GİB’den e-Arşiv hizmetleri konusunda izin alan özel entegratörlerin bilgi işlem sistemleri aracılığıyla e-Arşiv uygulaması,
        • Dijital Vergi Dairesi, üzerinden bildirmek için GİB’e başvurabilirler.
    • 483 sayılı VUK Tebliği m. 6; tüm satışlarında e-Fatura ve/veya e-Arşiv Fatura düzenleyen mükelleflerin ÖKC kullanım muafiyetini düzenlemektedir. Tebliğ Taslağı ile yapılması hedeflenen değişiklikler şu şekildedir:
      • Tebliğ Taslağı m. 3 ile 483 sayılı VUK Tebliği m. 6/1’de yapılacak kapsamlı değişikle beraber, e-Fatura ve/veya e-Arşiv Fatura düzenleyen mükelleflerin ÖKC kullanım muafiyetlerinde değişiklik yapılmaktadır.
      • Ayrıca Tebliğ Taslağı m. 3 ile 483 sayılı VUK Tebliği m. 6/4’te yapılacak değişiklikle beraber; ÖKC kullanım muafiyeti için başvuruda bulunulan yıl ile önceki dört takvim yılında VUK m. 359/ hükmünde düzenlenen “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” fiilleri ile VUK m. 359/ç hükmünde yer alan fiilleri işleyenler ÖKC kullanım muafiyeti uygulamasından yararlanamayacaktır. Ayrıca, muafiyet talebi uygun bulunduktan sonra bu fiilleri işlediği tespit edilenlerin ise, muafiyetlerinin iptal edildiğine ilişkin yapılacak tebligat tarihini takip eden ayın son gününe kadar ÖKC kullanmaya başlamaları gerekmektedir.

 

  • GİB’in resmi internet sitesinde 15.08.2024 tarihinde Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 456)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı yayınlanmıştır. Bilindiği üzere VUK m. 107/A hükmü, VUK hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, VUK m. 93’te sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabileceğini düzenlemektedir. Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 456) (“456 sayılı VUK Tebliği”), muhataplarına tebliği gereken evrakın, Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla elektronik ortamda tebliğ edilmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektedir. Tebliğ taslağı ile yapılması hedeflenen düzenlemeler ise şu şekildedir:
    • Tebliğ Taslağı ile elektronik tebligat kullanma zorunluluğu olan kişilerin kapsamında değişikliğe gidilmesi öngörülmektedir. Tebliğ Taslağı m. 3 ile 456 sayılı VUK Tebliği’nin “4. Elektronik Tebligat Yapılacak Kişiler” başlıklı bölümünün 3. paragrafının (b) bendinden sonra eklenmesi öngörülen hükümle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabında adına kayıt ve tescil işlemi yapılan gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküller açısından da elektronik tebligat kullanma zorunluluğu getirilmektedir.

 

  • GİB’in resmi internet sitesinde 15.08.2024 tarihinde Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 509)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı yayınlanmıştır. Tebliğ Taslağı ile en temelde; e-arşiv fatura, e-fatura ve e-irsaliye uygulamasını düzenleyen Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 509) (“509 sayılı VUK Genel Tebliği”) kapsamında değişiklikler yapılmaktadır. Tebliğ taslağı ile yapılması hedeflenen düzenlemeler ise şu şekildedir:
    • Tebliğ Taslağı m. 2 ile 509 sayılı VUK Genel Tebliği’nin “IV.2.4.3. e-Arşiv Fatura Olarak Düzenlenme Zorunluluğu Getirilen Diğer Faturalar” bölümünde değişikliğe gidilmektedir. Anılan düzenlemede yer alan “vergiler dahil toplam tutarının 5 Bin TL’yi (vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından Kanunun 232 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, işlemin gerçekleştiği yıla ait, fatura düzenleme zorunluluğuna ilişkin tutarı) aşması halinde, söz konusu faturaların,” kısmı, “tutarına bakılmaksızın,” şeklinde değiştirilmektedir. Böylece, e-arşiv fatura olarak düzenlenme zorunluluğu getirilen diğer faturalar yönünden miktar sınırı kaldırılmaktadır.
    • Tebliğ Taslağı m. 3 ile 509 sayılı VUK Genel Tebliği’nin IV.3.5. e-İrsaliye Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu” başlıklı bölümünde değişikliğe gidilmektedir. Anılan madde e-irsaliye uygulamasına geçiş zorunluluğunu düzenlemekle beraber Tebliğ Taslağı ile maddeye, “9- İnşaat Demiri İzleme Sistemine geçiş zorunluluğu getirilen mükelleflerden brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 2024 ve müteakip hesap dönemlerinde 1 milyon TL ve üzeri olan mükellefler,” hükmü eklenmektedir. Bilindiği üzere, demir çelik sektörünü ve sektördeki aktörleri yakından ilgilendiren İnşaat Demiri İzleme Sistemi’ni (“İDİS”) düzenleyen mevzuat değişiklikleri geçtiğimiz aylarda yürürlüğe girmişti. İDİS’i ihdas eden ve uygulanmasından sorumlu olan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, söz konusu düzenlemenin hayata geçirilme sebebini inşaat demiri ticaretinde kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında vergi güvenliğini sağlamak ve vergi geliri kayıplarının önüne geçmek olarak açıklamıştı. İDİS’e dair detaylı açıklamalarımıza erişmek için bağlantıyı kullanabilirsiniz. Tebliğ Taslağı ile eklenen hükümle beraber, İDİS’e geçiş zorunluluğu olan ve aynı zamanda brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 2024 ve müteakip hesap dönemlerinde 1 milyon TL ve üzeri olan mükellefler açısından e-irsaliye uygulamasına geçiş zorunluluğu getirilmektedir.
    • Tebliğ Taslağı m. 4 ile yukarıdaki şartları sağlayan demir çelik sektörü aktörleri açısından e-irsaliye geçiş zorunluluğunun süresiyle ilgili açıklamalar yapılmaktadır. 

 

  • GİB’in resmi internet sitesinde 15.08.2024 tarihinde Ba-Bs Uygulamasına Son Verilmesi Amacıyla Tebliğ Taslağı yayınlanmıştır. Yayınlanan Tebliğ Taslağı ile en temelde Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 350) kapsamında düzenlenen, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile, mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü sona erdirilmektedir.
    • Tebliğ Taslağı m. 2/3’te yer alan açıklamalar şu şekildedir: Elektronik belge uygulamalarının yaygınlaşması, elektronik ortamda düzenlenen belgelere erişimin kolaylaşması ve kamu kurumları arasındaki bilgi paylaşımının etkinleşmesine bağlı olarak vergi mükelleflerinin uyum maliyetlerinin azaltılması, mükellef ve meslek mensupları tarafından verilmesi gereken bildirimlerin azaltılması amacıyla, Eylül 2024 dönemi bildirimlerinden başlamak üzere Form Ba ve Form Bs bildirimlerinin verilmesi uygulamasına son verilmesi uygun bulunmuştur.
    • Tebliğ Taslağı m. 2/4 uyarınca, Eylül 2024 dönemi ve bu dönemi izleyen dönemlere ilişkin olarak Form Ba ve Form Bs bildirimi verilmeyecektir. Ayrıca konuyla ilgili yasal mevzuatın da yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir. 

 

 

Vergi Hukukunda Yargı Kararları

Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz yargı kararı aşağıda özetlenmiştir:

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun (“VDDK”) 26.05.2021 tarihli ve E. 2019/1544, K. 2021/799 sayılı kararı ile yoklama fişiyle faaliyetinin devam ettiği tespit edilen ve münhasıran sahte fatura düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğine dair düzenlenmiş bir inceleme raporu bulunmayan mükellefin mükellefiyetinin re’sen terkin edilemeyeceği karara bağlanmıştır. 

  • Karara konu somut olayda davacının mükellefiyet kaydı 17.09.2013 tarihi itibarıyla re’sen terkin edilmiştir. Bu işlemin iptali istemiyle açılan davada ilk derece mahkemesi; davacının iş yerinde düzenlenen 17.09.2013 tarihli yoklama fişinde işyerinin 45 metrekare olduğu, iş yerinde bir miktar iplik, makina, yedek parça ve parfümeri eşyasının bulunduğunu vurgulamıştır. Mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edilebilmesi için işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklama sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilmemesi veya faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirildiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi gerekmektedir.
  • Olayda, davacının işi bıraktığı yolunda bir tespit bulunmamaktadır. Aksine, bilinen adresinde düzenlenen yoklama fişiyle faaliyetinin devam ettiği tespit edilmiştir. Davacının münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğine ilişkin düzenlenmiş bir inceleme raporu da bulunmadığından, mükellefiyet kaydının re’sen terkinine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu gerekçeyle ilk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiştir.
  • Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay, inceleme tutanağında 45 m² büyüklüğünde olan iş yerinde bir miktar iplik, makine yedek parça ve parfümeri bulunmasına karşın yapılan Bs analizinde 9.000.000 TL’lik satış hasılatını gerçekleştirecek iş hacminin bulunmadığının tespit edilmesi üzerine davacının mükellefiyet kaydının re’sen terkin edildiğini vurgulamıştır. Davacının mükellefiyet kaydının re’sen terkin edilmesine dayanak alınan söz konusu tutanaktaki tespitler haricinde, VUK m. 160/3’te yer alan hususların varlığının ortaya konulması uyuşmazlığın çözümünde önem arz etmektedir.
  • Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının, belirtilen hususlarda yapılacak araştırma sonucuna göre yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına karar verilmiştir.
  • Danıştay’ın bozma kararı üzerine tekrar karar veren ilk derece mahkemesi, ilk kararında ısrar etmiştir. Israr üzerine VDDK’nın önüne gelen uyuşmazlıkta VDDK, ilk derece mahkemesi kararıyla aynı gerekçe ile davanın kabulüne ve kararın onanmasına karar vermiştir.

 

Güncel Özelgeler

Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz güncel özelge hakkında aşağıda detaylı açıklamalara yer verilmiştir:

  • Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 62030549-125[11/2022]-596248 sayılı özelgede özet olarak, hizmet alınan aynı işletmeye (satıcıya) ilişkin kur farkı gelir ve giderlerinin mahsuplaştırılarak finansman gideri kısıtlamasında dikkate alınmasının mümkün olduğu belirtilmiştir. 
    • Özelge talebinde özetle, şirketin uluslararası taşımacılık alanında faaliyet gösterdiği belirtilerek;
      • Dövize dayalı vadeli hizmet alımlarına ilişkin olarak, “320. Satıcılar” hesabına ay sonlarında tahakkuk eden kur farkı giderleri ile ödeme esnasında oluşan kur farkı giderlerinin finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmadığı,
      • Aynı mahiyette tahakkuk eden kur farkı gelirlerinin kur farkı giderlerine mahsup edilip edilmeyeceği konularında görüş sorulmuştur. 
    • Konuyu inceleyen vergi idaresi öncelikle konuya ilişkin mevzuat olan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu m. 11/1-i hükmüne ve 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Tebliği’nde yer alan finansman gider kısıtlaması düzenlemelerine yer vermiştir.  
    • Bu düzenlemelerden hareketle; 01.01.2013 tarihinden itibaren sağlanan yabancı kaynaklardan doğan kur farkı giderleri 2021 yılı kazancının tespiti de dahil olmak üzere döviz kurlarındaki değişim dikkate alınarak hesaplanan gerçek tutarları ile finansman gider kısıtlamasına konu edilecektir.
    • Yabancı para kurlarındaki düşüş veya yükselişler nedeniyle, geçici vergilendirme dönemleri itibarıyla kur farkı geliri veya kur farkı gideri söz konusu olabilmektedir. Şu kadar ki aynı kaynağa ilişkin olarak bir hesap dönemi içindeki aynı veya farklı geçici vergilendirme dönemlerinde oluşan kur farkı gelir ve giderleri mahsuplaştırılarak işlem tarihi veya dönem sonu itibarıyla bu kaynağa ilişkin net kur farkı gideri doğması halinde bu tutar finansman gideri kısıtlamasında dikkate alınacaktır.
    • Aynı dönem içinde olsa bile farklı yabancı kaynaklara ilişkin olarak oluşan kur farkı gelirleri ile kur farkı giderlerinin birlikte değerlendirilmesi mümkün değildir.
    • Öte yandan, temin edilen yabancı kaynağın mevduat vb. şekillerde değerlendirilmesi sonucu doğacak kur farkı geliri şirketin bilançosunun aktifinde yer alan bir varlığın değerlemesi sonucu oluştuğu için, yabancı kaynağa ilişkin kur farkı giderinden mahsup edilemeyecektir.
    • Bu açıklamalardan hareketle:
      • Finansman gider kısıtlaması düzenlemesi uyarınca şirketçe kullanılan yabancı kaynakların öz kaynaklarınızı aşması halinde, aşan kısma münhasır olmak üzere kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, kur farkı vb. gider ve maliyet unsurları toplamının %10’u kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
      • Söz konusu uygulamada finansman giderlerinin yanı sıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin söz konusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün değildir. Böylece, hizmet alınan farklı işletmelere (satıcılara) ilişkin kur farkı gelir ve giderlerinin mahsuplaştırılarak finansman gideri kısıtlamasında dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.
      • Ancak, hizmet alınan aynı işletmeye (satıcıya) ilişkin kur farkı gelir ve giderlerinin mahsuplaştırılarak finansman gideri kısıtlamasında dikkate alınması mümkündür.

 

Hazırlayan:

Av. Doğa Can Altınözlü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir