01.03.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ne ait karar kapsamında, taraflar arasında su kullanımına dair abonelik sözleşmesinin olmadığından bahisle kaçak su kullanımında bulunan tarafın tüketici sıfatına sahip olmadığına karar verilmiştir. Kararda, taraflar arasında abonelik sözleşmesi olmadığı için davalı yanın tüketici sıfatının haiz olmayacağı ve tacir sıfatının kazanılmasına göre hangi mahkemenin görevli sayılacağına dair önemli tespitlerde bulunulmuştur (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2023 tarihli ve 32119 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 28.10.2021 tarihli ve E. 2022/4889, K. 2022/8933 sayılı kararı).
Karara konu somut olayda davacı idare, davalı yanın abonelik sözleşmesi olmaksızın kayıtsız sayaçtan su geçirmek suretiyle kaçak su kullanıldığını tespit etmiştir. Bu nedenle tahakkuk ettirilen tüketim bedelinin tahsili için davacı idare takip başlatmış ve davalının itirazına müteakip itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı ise kaçak su kullanım tutanağının düzenlendiği adreste kiracı veya mülk sahibi olmadığını, kaçak su kullanımının kendisi tarafından gerçekleşmediğini belirtmiştir. İlk derece yargılamasında önce görevsizlik kararı verilerek dosya tüketici mahkemesine gönderilmiş, daha sonrasında da tüketici mahkemesi arabuluculuk şartının gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar vermiştir.
Kanun yararına temyiz talebini inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi öncelikle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenen sağlayıcı, tüketici ve tüketici işlemlerini açıklamıştır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, taraflar arasında mevcut bir abonelik sözleşmesi ve sözleşme kapsamında verilen bir hizmet olmadığını ve davacı idarenin sağlayıcı, davalının ise tüketici olmadığını tespit etmiştir.
Bu tespitleri yaptıktan sonra, mahkemece yapılması gerekenin, kaçak su kullanımında bulunan davalının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 11’de düzenlenen ticari işletme sıfatına haiz olup olmadığının ve buna bağlı olarak TTK m. 12 uyarınca tacir olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu araştırmalar yapıldıktan sonra davalının esnaf işletmesi sınırında kalması halinde davanın genel görevli asliye hukuk mahkemesinde; davalının tacir olduğunun tespiti halinde ise uyuşmazlığa asliye ticaret mahkemesinde bakılması gerektiği belirtilmiştir. Sonuç olarak, bu araştırmaların hiçbiri yapılmaksızın ve taraflar arasında abonelik sözleşmesi olmadığı gözetilmeksizin kaçak su kullanımından kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesi kanun yararına bozma sebebi sayılmıştır.
Yazar: Stj. Av. Alp Yüce Eves