AYM, terör örgütü ile irtibatlı/iltisaklı olunduğu gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılma sonrası göreve iade edilenlerin maddi/manevi tazminat isteyemeyeceğini öngören düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu nedeniyle iptaline karar verdi. (AYM’nin 12.07.2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan, E. 2018/94, K. 2023/10 sayılı 25.01.2023 tarihli kararı). AYM, OHAL kapsamında hukuka aykırı bir şekilde haklarında tedbir uygulanan kişilerin uğrayabilecekleri maddi ya da manevi zararların giderilmesi için gerekli idari ve yargısal yollara başvurma imkânının tanınması gerektiğini ifade etti.
İtiraza konu 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin 5. fıkrası şu şekildedir:
Bu maddede öngörülen usuller uyarınca, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek idari işlem tesis edilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılanların itirazları üzerine yapılacak değerlendirme sonucunda görevlerine iadesine ilişkin işlemler aynı usullerle yapılır. Bu kapsamda görevine iade edilenlere kamu görevinden çıkarıldıkları tarihten göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihte bulundukları yöneticilik görevi dışında öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine getirilebilir.
İptal talebinde öncelikle ilgili kanun hükmünün kişilerin uğradıkları zararlar için tazminat talebinde bulunmalarını yasaklamasının hak arama özgürlüğünün ve mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açtığı ileri sürülmüştür.
AYM’ye göre kuralın, temel hak ve özgürlükleri ihlal edildiğini iddia eden kişilerin yetkili makamlara başvurmasını güvence altına alan Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkı çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca AYM, iptali istenen kanun hükmünün 7145 sayılı Kanun’un 22. Maddesiyle 7075 sayılı Kanun’un 10. Maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının 13. Cümlesiyle aynı içeriğe sahip olduğunu belirtmiştir. Bu itibarla AYM, ilgili kanun hükümlerinin iptaline hükmedilen, 12.01.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan E. 2018/137, K. 2022/86 sayılı kararına atıf yapmıştır.
AYM, iptali istenen kanun hükmünün, tedbir işleminin haksız uygulanmasından dolayı muhatapların maddi ve manevi zararları giderme fırsatlarının ortadan kaldırmakta olduğunu ifade etmiştir. Bu yorumdan hareketle AYM, kamu makamlarının hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle zarara uğradığını iddia eden kişilere dava açma imkanı verilmemesinin, devletin kişinin maddi ve manevi varlığına yönelik müdahalelere karşı etkili giderim mekanizması sağlama yükümlülüğüyle bağdaşmayacağını ifade etmiştir.
Bu bağlamda, kamu makamlarının hukuka aykırı fiilleri nedeniyle maddi ve manevi yönden zarara uğradığını iddia eden bireylere zararların giderilmesi için idari ve yargısal mercilere başvurma imkânının tanınmasının Anayasa'nın 40. maddesi gereği olduğunu belirten AYM, söz konusu kanun hükmünü yine Anayasa’nın 40. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.
Hazırlayan:
Av. Doğa Can Altınözlü
Stj. Av. Cevdet Emre Koçak