Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun henüz ifa zamanı gelmemiş alacağın dava yolu ile talep edilip edilemeyeceği hususunda görüş ayrılığını gideren kararı, Resmi Gazete’de yayınlandı.
Karara konu hukuki uyuşmazlık, henüz muaccel olmayan bir alacağın dava konusu edilmesi halinde mahkemece, alacağın ifa zamanının gelmediğinden hareketle davanın, usulden mi yoksa esastan mı reddedileceği üzerineydi. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu ise, aşağıda açıklanacak gerekçeler ile, 18.02.2022 tarihli ve E. 2019/5, K. 2022/1 sayılı kararı kapsamında ifa zamanı gelmemiş olan alacak için açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Bilgilendirme yazımıza konu olan içtihatları birleştirme kararı fazlasıyla önem arz etmektedir. Nitekim, uzun süreden beri devam eden Yargıtay uygulamasındaki farklılıklardan dolayı mahkemeler, açılmış olan alacak davalarını “erken dava” olarak nitelendirip davanın reddine karar vermekteydi. Örneğin,
- Tapu tescilinin iptali istemiyle açılan davalarda henüz tapu tescilinin iptali kararı verilmemişken 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 1007 kapsamında açılan “tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı zararların tazmini” istemli davalar henüz zararın doğmadığı/alacağın muaccel olmadığı veya tapu tescilinin iptali kararı verilmediği gerekçesiyle erken dava olarak kabul edilip usulden reddedilebilmektedir.
- Veyahut feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatının istendiği işçilik alacakları davaları, davanın açıldığı tarihte fesih olayının gerçekleşmediğinden bahisle usulden reddedilebilmektedir.
Bu bağlamda Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararının doğru anlaşılması, dava açılacak zamanın doğru tespiti ve ret kararları ile karşılaşılmaması açısından önem arz etmektedir.
İçtihatların birleştirilmesi kararına konu olan Yargıtay Dairelerinin ve Yargıtay Genel Kurulunun farklı ve çelişik kararları ise şu şekilde açıklanmıştır:
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve bazı daireler kararlarında, ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış davada esastan ret kararı verilmesi ve dolayısıyla davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmektedir. (YHGK 29.11.2017 tarihli ve E. 2017/19-1305, K. 2017/1469 sayılı kararı)
- Yargıtay Hukuk Genel kurulu ve bazı daireler de kimi kararlarında, İfa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış bir alacak için açılmış davada usulden ret kararı verilmesi ve dolayısıyla maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmektedirler. (YHGK 12.02.2014 tarihli ve E. 2013/14-385, K. 2014/100)
Uyuşmazlığın esasını incelemeye geçen YİBGK öncelikle ifa, ifa ilkeleri, ifa zamanı, borcun muacceliyeti, ifa zamanı, dava şartları ve hukuki yarar konuları hakkında genel açıklamalara yer vermiştir. Uyuşmazlığın esasını, ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılan davanın usulden mi yoksa esastan mı reddedileceği oluşturmaktadır.
Bu tespiti yapan YİBGK, ifa zamanı gelmemiş alacağın dava konusu yapılıp yapılamayacağını hukuki yarar ekseninde tartışmıştır. YİBGK, ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılan davada davacının, hukuki yararı bulunmadığını belirterek açılan davanın erken dava olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda hukuki yararın bulunmadığı hallerde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 114/1-h bendi uyarınca hukuki yarar yokluğu halinde davanın usulden reddedilmesi gerektiğine hükmedilmiştir (04.11.2022 tarihli ve 32003 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 18.02.2022 tarihli ve E. 2019/5, K. 2022/1 sayılı kararı).
YİBGK kararı, birçok yönden eleştiriye açıktır.
- İlk eleştiri konusu yapılacak husus, davanın usulden reddi halinde hükmedilecek vekalet ücreti hakkında bir tespit yapılmamış olmasıdır. Her ne kadar yukarıda yer verilen hukuki sorun, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun kararın içeriğinde geçen 01.02.2022 tarihli ve 26 sayılı kararı ile içtihadı birleştirmenin konusu dışarısında bırakılsa da davanın usulden reddi halinde maktu mu yoksa nispi mi vekalet ücretine hükmedileceği konusunda çelişik uygulanmalar vardır.
- Bir diğer eleştiri konusu da tartışmanın, ifa zamanı gelmemiş alacak için davanın usulden mi yoksa esastan mı reddedileceği soruları etrafında yapılmasıdır. Başka bir deyişle ifa zamanı gelmeyen bir alacak için dava açılmasının mümkün olup olmadığı tartışma konusu yapılmamıştır.
- Oysaki YİBGK kararında da yer alan kimi Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere olayın şartlarına göre ifa zamanı gelmemiş her alacak için açılan dava erken dava değildir. Söz gelimi derdest tapu tescilinin iptali davalarında henüz tapu tescilinin iptali kararı verilmemişken açılan tazminat davalarının reddedilmemesi gerektiği yönünde Yargıtay kararları da mevcuttur.
- Bu yöndeki Yargıtay kararlarının gerekçesi ise henüz zarar doğmamış iken açılan davalarda dahi mahkemenin bekletici mesele sayma veyahut birleştirme imkânı olmasına rağmen usulden ret kararı vermesinin hukuka aykırı olmasıdır. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin E. 2018/3812, K. 2018/7447 sayılı ve yine aynı dairenin E. 2019/5701, K. 2020/1261 sayılı kararları)
- Bu sebeple henüz ifa zamanı gelmeyen bir alacak için açılacak davanın hukuki yarar şartını taşımadığı için reddedilmesinin ön kabul olarak hukuka uygun görülmesi yerine tartışılması ve ayrıca karara bağlanması gerekmektedir.
Yazar: Av. Doğa Can Altınözlü