Davacı taraf işçi olup iş sözleşmesi 29.04.2016 tarihinde işveren tarafından feshedilmiştir. Davacı bunun üzerine konuyu yargıya taşıyarak işe iade davası açmış ve mahkeme davacının işe iadesine karar vermiştir. Davalı firmaya işe başlama talebinde bulunan davacı işe başlatılmamış ve 4 aylık boşta geçen süre ücreti, 4 aylık işe başlatmama tazminatı, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı karşılığı olarak 20.501,00 TL ödenmiştir. Davalı ödemenin eksik olduğunu belirterek tekrardan konuyu yargı yoluna taşımıştır. İlk derece mahkemesine açılan davanın, belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme davanın usulden reddine karar vermiştir. İlk derece mahkemesince kesin olarak verilen kararın, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyizi istenmiştir.
Değerlendirmeyi yapan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yerleşik haline gelen içtihatlarına atıf yaparak, belirsiz alacak davası dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. Maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerektiğini açıklamıştır.
Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açıldığı yazılmadıysa veya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine dayanılmamışsa, dava konusu taleplerin 50,00 – 100,00 – 1000,00 TL gibi miktarlarda gösterilmesi durumunda açılan davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmesi gerektiğini belirtmiş ve sonradan alacaklı tarafın davayı belirsiz alacak davası şeklinde nitelendirmesinin sonuca etkili olmayacağını eklemiştir.
Davacı vekilinin “… işbu alacaklarımızla ilgili tüm veriler elimizde olmadığından kısmi dava açma zorunluluğu doğmuştur…” şeklindeki ibarenin, davanın kısmi dava olarak açıldığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesinin taleple bağlılık ilkesini ihlal ederek hatalı bir değerlendirme ile davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını kabul edip buna göre davanın usulden reddine şeklinde karar kurmasının isabetsiz olduğunu belirtmiştir ve kararın kanun yararına bozulmasına oy birliği ile karar vermiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E.2022/10255 , K. 2022/9908).
Yazar: Stj. Av. Berat Karakaya