AYM, banka çalışanı olan başvurucunun iş sözleşmesinin “Darbe teşebbüsünün oyun olduğu, 2745 hakim ve savcının açığa alınmasının asıl gerçek darbe olduğu” yönündeki sosyal medya paylaşımları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesinin ifade özgürlüğünün ihlalini oluşturmadığına karar verdi. (04.04.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2018/10550 Başvuru numaralı Anayasa
Mahkemesi kararı)
Başvuruya konu olayda başvurucu, bir devlet bankasında çalışmaktadır. İş akdi henüz devam ederken gerçekleşen 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında başvurucu sosyal medya hesabı üzerinden birtakım paylaşımlarda bulunmuştur. Başvurucu sosyal medya hesabında özetle; “Tezgahlanan bu oyunu görebilmek için tüm halkımıza basiret ihsan eyle ya Rab!” şeklinde bir ifade kullanıp “Son dakika: HSYK 2 bin 745 hakim ve savcıyı açığa aldı” gönderisine “İşte gerçek darbe!” yorumunda bulunmuştur. Bu paylaşımlara müteakip banka tarafından iş sözleşmesi “işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebin
bulunması” gerekçesiyle feshedilmiştir.
Bunun üzerine başvurucunun açtığı işe iade talepli tespit davası reddedilmiş ve karar istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek onanmıştır. Kararın gerekçesi ise yapılan paylaşımların doğruluk ve sadakatle bağdaşmadığı ve söz konusu paylaşımların işverenin güvenini sarsmasıdır.
Bireysel başvuruda bulunan başvurucu özetle; paylaşımların iş hayatını ne şekilde etkilediğinin gerekçelendirilmeden iş akdinin feshedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. AYM, ilgili başvuruyu ifade özgürlüğü kapsamında incelemiştir.
Uyuşmazlığın esasını incelemeye geçen AYM, belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshedilmesi için geçerli bir sebep bildirme zorunluluğu olduğunu belirtmiştir. Ayrıca iş akdinin sosyal medya paylaşımları sebebiyle feshedildiği olayda devletin yükümlülüğünün, yargı aşamasında işverenin ifade özgürlüğüne yaptığı müdahalenin temel güvenceler ile bağdaşı bağdaşmadığını değerlendirmek olduğu tespit edilmiştir.
Bu temel ilkeleri ortaya koyan AYM, başvurucunun darbe teşebbüsünün yaşandığı geceden sonraki gün FETÖ/PDY ile irtibatı bulunduğu şüphesiyle 2745 hakim ve savcının görevden alınmasına tepki içeren paylaşımlarda bulunduğunu değerlendirmiştir. AYM, başvurucunun hem darbenin mizansen olduğu yönünde hem de hakim ve savcıların görevden alınması yönündeki paylaşımlarını da dikkate alarak en azından başvurucunun FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu şeklinde anlaşılmasının mümkün olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla işverenin başvurucunun işyerinin itibarına zarar verdiğini düşünmesi ve bu sebeple aralarındaki güven ilişkisinin son bulduğuna inanması imkan dahilinde bulunmuştur.
Buna ilaveten, işverenin geçerli fesih için gerekli olan sebepleri açıkça ortaya koyduğu ve başvurucunun mali hakları bakımından mağduriyetine yol açmayacak şekilde iş akdini sona erdirdiği belirtilmiştir. Aynı şekilde işe iade davasını inceleyen mahkemenin de tarafların çıkarlarını adil bir şekilde dengelediğini ve müdahalenin ölçülü olduğu da tespit edilmiştir. Sonuç olarak AYM, başvuruya konu olayda
başvurucunun ifade özgürlüğü hakkının anlamsız şekilde sınırlandırılmadığı sonucuna ulaşarak başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.
AYM’nin bu kararı, oyçokluğuyla alınmıştır. Kararda bir adet karşı oy bulunmaktadır. Çoğunluğun görüşüne katılmayan üye özet olarak; paylaşımların hangi sebeplerle başvurucunun işverenle arasındaki güven ilişkisinin kopmasına ve işyerinde olumsuzluğa yol açtığını ve işveren ile mahkemenin başvurucunun anılan paylaşımlarıyla darbeyi ne şekilde desteklediğini izah etmediğini ifade ederek başvurucunun ifade hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği yönünde görüşünü belirtmiştir.
Hazırlayan:
Stj. Av. Cevdet Emre KOÇAK