AYM’nin 07.03.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararı ile işçilik alacağı istemli davanın, aynı maddi olaya dayanılarak açılan başka davalarda verilen kararlardaki gerekçelerin aksi bir sonuca ulaşılarak reddedilmesi adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edildi. Başka bir deyişle, aynı konumda bulunan işçiler hakkında çelişik kararlar verilmesi adil yargılanma hakkının ihlali sayıldı. Esasen yargı uygulamasında, aynı maddi olaydan kaynaklanan ve aynı konumdaki işçilerin açtığı işçilik alacakları istemli davaların farklı sonuçlanması yaygın bir durumdur. Dolayısıyla, birden fazla işçinin aynı anda açtığı ve farklı sonuçlanan davalar yönünden AYM’nin Serpil Bodur kararı, emsal teşkil etmektedir. (07.03.2023 tarihli ve 32125 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan AYM’nin 19.01.2023 karar tarihli ve B. No:
2019/10793 sayılı Serpil Bodur kararı)
Karara konu somut olay şu şekildedir; başvurucu, A Dijital A.Ş. (“Alt İşveren”) isimli firmada aşçı olarak çalışmıştır. İş akdinin haksız nedenle feshedildiğini öne süren başvuru işçilik alacakları istemli dava açmış ve davada, Krea A.Ş. (“Üst İşveren”) isimli firmanın üst işveren olduğu iddia edilmiştir. İlk derece mahkemesi, davanın üst işveren yönünden husumet nedeniyle reddine; alt işveren yönündense kısmen kabulüne karar vermiştir.
Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunda davacı, aynı işyerinde çalışan beş işçinin açtığı davalarda verilen kararlara değinmiştir. Başvurucu, İstanbul Anadolu 9. İş Mahkemesinin beş tane işçinin açtığı davada asıl-alt işverenlik ilişkisinin bulunduğuna hükmettiğini ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararlarıyla da bunun onandığını belirtmiştir.
Buna karşılık başvurucunun temyiz istemini inceleyen aynı daire olan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığı tespitini içeren ilk derece mahkemesi hükmünü onamıştır. Başvurucu nihai olarak bireysel başvuruda bulunmuştur.
AYM öncelikle başvuru formunda belirtilen ve somut dava ile benzer nitelikte olduğu ileri sürülen kararları ve bunlara ait temyiz sürecini incelemiştir. Buna göre aynı işyerinde çalışan davacıların açtığı davalar sonucunda:
- İstanbul Anadolu 9. İş Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesinin altı
farklı kararında, asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu yönünde hüküm
kurulmuştur. Kararlar kanun yolundan, asıl-alt işveren ilişkisinin varlığı
yönündeki hükme dokunulmadan geçmiştir. - İstanbul Anadolu 9. ve 26. İş Mahkemesinin iki farklı kararında ise asıl-alt
işveren ilişkisinin bulunmadığı yönünde hüküm kurulmuştur. Kararlar kanun
yolundan, asıl-alt işveren ilişkisinin yokluğu yönündeki hükme dokunulmadan
geçmiştir.
Uyuşmazlığın esasını incelemeye geçen AYM, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bağlamında incelemelerde bulunmuştur. AYM’ye göre, somut olayla ilgili farklı uyuşmazlıklarda mahkemelerin maddi vakıalara ilişkin görüş ayrılığında olması mümkün değildir. Dolayısıyla, aynı maddi vakıanın birden fazla aynı nitelikteki davaya konu olduğu hallerde, mahkemelerin birbiriyle çelişik kararlar vermesi adil yargılanma
hakkını ihlal eder. AYM, bu konuyla ilgili daha öncesinde de farklı emsal kararlar verdiğini belirtmiştir.
İlkeleri uyuşmazlığa uygulayan AYM, aynı maddi vakıadan kaynaklanan ve farklı mahkemelerde görülen davalarda mahkemelerin farklı sonuca ulaşmalarındaki gerekçeyi açıklamaları gerektiği belirtmiştir. Aksi takdirde birbirine tamamen zıt olarak verilen kararlar hukuki belirsizlik oluşturabileceği gibi bireyler nezdinde yargısal sisteme olan güveni sarsabilecektir. Somut olayda, başvurucunun temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararında, asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğuna yönelik kararların dikkate alınmadığı ve bu durumun da yeterli bir gerekçe ile açıklanmadığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak AYM, hukuk sisteminde farklı kararlar verilmesi sonucunu doğrudan davadaki uygulama sebebiyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Yazar: Stj. Av. Alpyüce Eves