Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 03.12.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararı kapsamında; kamu görevine girmek isteyen başvurucunun aile yakını hakkında mahkumiyet hükmü bulunduğundan bahisle tesis edilen atamama işlemine karşı açılan davada gerekçeli karar hakkının ihlal edilip edilmediği tartışılmıştır. AYM; İdare Mahkemesi’nin başvurucunun yakını hakkında mahkumiyet hükmü olduğundan bahisle atamama işleminin hukuka uygun olduğu yönünde vermiş olduğu kararda, mahkumiyet hükmünün başvurucunun kamu görevine etkisi açısından herhangi bir değerlendirme yapılmamasını hak ihlali saymıştır. Başka bir deyişle, başvurucunun yakını hakkında salt mahkumiyet hükmü bulunmasının kamu görevine kabul için neden engel teşkil ettiğinin tartışılmaması hak ihlali sayılmıştır. (AYM’nin 03.12.2024 tarihli ve 32741 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 29.05.2024 tarihli ve 2021/32528 Başvuru Numaralı Kararı)
Başvuruya konu somut olay şu şekilde gerçekleşmiştir: Başvurucu, Emniyet Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla yapılan 2018 yılı I. Dönem Çarşı ve Mahalle Bekçiliği Sınavını asil olarak kazanmıştır. Sınavın kazanılması sonrasında, 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (“KHK”) m. 74 hükmüne dayalı olarak başvurucu hakkında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m. 48/1-A bendi kapsamında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmıştır. Yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması sonrasında başvurucunun atanmamasına dair işlem tesis edilmiştir.
Başvurucu söz konusu işlemin iptali talebiyle 29.01.2019 tarihinde dava açmıştır. Denizli İdare Mahkemesi davayı reddetmiştir. Mahkeme kararında; başvurucunun kardeşinin bina içinde muhafaza altına alman eşya hakkında hırsızlık suçundan aldığı hapis cezasının ertelendiği, çocuğun cinsel istismarı, nitelikli yağma ve konut dokunulmazlığının ihlal suçlarından ayrı ayrı hapis cezasına mahkum edildiği vurgulanmıştır. Mahkeme ayrıca, bekçilik mesleğinin niteliği gereği bu mesleğe adaya kişiler hakkında daha geniş bir güvenlik soruşturması yapılabileceğine ve bu kapsamda aile bireylerinin eylemlerinin de değerlendirmeye alınabileceğine dikkati çekmiştir. Sonuç olarak, başvurucunun aday olduğu mesleğin, başvurucunun kardeşinin işlediği suçlarla mücadele açısından önemli bir rolü olduğundan bahisle dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ve temyiz başvurusunun da reddedilmesi üzerine başvurucu, AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu özetle; kardeşi hakkındaki tespitten dolayı bekçilik görevine başlayamaması nedeniyle adil yargılanma hakkının, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkelerinin, çalışma hakkının, kamu hizmetine girme hakkının ve eşitlik ilkesinin, gerekli temyiz incelemesi yapılmadığı için mahkemeye erişim hakkının ve ileri sürülen iddialar değerlendirilip cevaplandırılması için gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.
AYM uyuşmazlığı, adil yargılanma hakkı ve daha da özelinde gerekçeli karar hakkı ekseninde değerlendirmeye geçmiştir. AYM öncelikle adil yargılanma hakkı ve bu hakka içkin olan gerekçeli karar hakkının gereklilikleri hakkında açıklama yapmıştır. AYM; yargılama sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması halinde bu iddialara mahkemece yeterli bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Aksi bir şekilde, mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında yeterli bir yanıt vermemesi hak ihlaline neden olabilecektir.
İlkeleri somut olaya uygulayan AYM öncelikle, salt aile yakınlarının gerçekleştirdiği eylemler neticesinde kişilerin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca kişinin yakınlarının hukuka aykırı eylemlerde bulunması, kategorik olarak kişinin kamu görevine alınması bakımından olumsuz sonuç doğurmamalıdır.
Somut olayda başvurucunun bekçilik görevine atanamamasına dair işleme karşı açılan dava reddedilirken Mahkeme, başvurucunun kardeşi hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine dayanmıştır. Hal böyle olmakla beraber Mahkeme, sadece mahkumiyet hükmüne dayanmış ama kardeşin mahkumiyet hükümlerinin başvurucunun ifa edeceği bekçilik görevine etkisine dair herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Mahkemenin bu yönde herhangi bir değerlendirme yapmaksızın davayı reddetmesi de gerekçeli karar hakkının ihlali sayılmıştır.
Hazırlayan:
Av. Doğa Can Altınözlü