Anayasa Mahkemesi (“AYM”), işçilik alacaklarına ilişkin bir davada, ıslah suretiyle artırılan taleplerin gerekçesiz şekilde zamanaşımı nedeniyle reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir. AYM, söz konusu karar ile mahkemeye erişim hakkı ile gerekçeli karar ilkesinin bütünlüğüne dikkat çekmiştir. (Anayasa Mahkemesinin 10/7/2024 Tarihli ve 2019/22031 Başvuru Numaralı Kararı)
Karara konu edilen olay özetle şu şekilde gerçekleşmiştir: Başvurucunun iş akdi, işveren tarafından gönderilen ihtarname ile feshedilmiştir. Başvurucu, 11 yıl boyunca kesintisiz çalıştığını belirterek, İstanbul 5. İş Mahkemesi’nde işçilik alacaklarını talep etmek için dava açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, bayram tatili ve hafta sonu çalışma ücreti, izin ücreti ve anlaşma ücreti olarak adlandırılan altı ayrı alacak kalemi için toplam fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi talepte bulunmuştur. Yargılama sırasında, mahkeme bilirkişi raporları almış ve raporların ardından başvurucu ıslah dilekçesi sunarak ve ıslah harcı yatırarak talep ettiği miktarı artırmıştır. Ancak davalı işveren, zamanaşımı itirazında bulunmuş ve bazı taleplerin hesaplamadan düşülmesi gerektiğini belirtmiştir.
İstanbul 5. İş Mahkemesi kararında, başvurucunun kıdem ve ihbar tazminatlarına yönelik taleplerini kabul etmiş, ancak yıllık izin, fazla mesai alacaklarına yönelik artırılmış talepleri zamanaşımı nedeniyle reddetmiştir. Mahkeme, gerekçesinde zamanaşımına ilişkin herhangi bir kanun hükmüne veya içtihadi karara atıfta bulunmamış ve ayrıca zamanaşımının hangi süreden itibaren başladığına ilişkin değerlendirme yapmamıştır. Başvurucu, temyiz başvurusu yaparak, alacaklarının zamanaşımına uğramadığını ve gerekçesiz olarak reddedildiğini ileri sürmüştür. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, kıdem tazminatına dair kararı düzelterek onamış, diğer talepleri ise gerekçesiz şekilde reddetmiştir. Sonuç olarak, başvurucu mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AYM’ye başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesi, daha önceki kararları ile mahkemeye erişim hakkının, adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğunu ve tarafların iddialarının somut, açık ve gerekçeli bir şekilde ele alınmasının bu hakkın temel koşullarından biri olduğunu vurgulamıştır. AYM, somut olayda yargılamada mevcut zamanaşımı itirazına ilişkin olarak hangi tarihlerde sürenin başladığı ve sona erdiği gibi konuların gerekçelendirilmemesini, başvurucunun itirazlarını etkin bir şekilde üst mahkemeye taşımasını engellediğini açıklamıştır. Ayrıca AYM, mahkemelerin gerekçeli kararlarında zamanaşımı süresinin başlangıcı, ıslah dilekçesinin verilme tarihi ve harç yatırma gibi önemli noktaların açıkça belirtilmesi gerektiğinin altını çizmiştir.
AYM, ilk derece ve üst mahkemelerin, zamanaşımı gibi önemli defileri değerlendirirken, somut olay ve defilerin varlığına ilişkin açık bir gerekçe sunması gerektiğine dikkat çekmiştir. Gerekçesiz bir kararın başvurucunun itirazlarını etkili bir şekilde üst mahkemeye taşımasını engelleyeceği ve başvurucunun hak arama özgürlüğünü kısıtlandığı açıklanmıştır. Ayrıca AYM, ilk derece mahkemesince verilen gerekçesiz kararın, başvurucuya aşırı bir külfet yüklediği ve bu yükün, hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğunu hükme bağlamıştır.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, gerekçeli karar ilkesine büyük önem atfetmiş ve mahkemeye erişim hakkının, adil yargılanma hakkının bir parçası olarak korunması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca ilk derece ve üst mahkemelerin zamanaşımı gibi usuli itirazlarla ilgili kararlarında gerekçelerini açıkça belirtmek zorunda olduğunu açıkça belirtmiştir. Bu karar, yalnızca somut davada değil, benzer hukuki meselelerde de önemli bir emsal teşkil etmektedir. Bu karar ile mahkemelerin, zamanaşımı ve benzeri usuli itirazlar ile ilgili kararlarını daha dikkatli ve gerekçelendirilmiş şekilde alması gerektiği açık hale gelmiştir. AYM’nin bu kararı, özellikle işçi alacakları ve benzer iş hukukuna dair davalarda yargı organlarının kararlarını daha somut ve hukuki dayanakları ile gerekçelendirmesi gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Av. Gazi Barış Yıldırım