Blog

Vergi Hukukunda Zamanaşımı

Zamanaşımı, vergi borcunun sona ermesini sağlayan hukuki sebeplerden biridir. Türk Vergi Hukuku’nda zamanaşımı, vergi alacağının tahsil edilmemesi durumunda, belirli bir sürenin geçmesiyle vergi idaresinin vergi alacağını talep etme yetkisinin ortadan kalkmasını ifade eder. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) 113. maddesinde, zamanaşımı “süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması” şeklinde tanımlanmıştır.

Zamanaşımı müessesesi, idarenin vergi takibi sürecinde daha dikkatli olması ve uzun süreli borç ilişkilerinin ortadan kaldırılması amacını gütmektedir. Ayrıca zamanaşımı, hem vergi yükümlüsünün hem de devletin hukuki güvenliğini sağlamak için önemli bir rol oynamaktadır.

Vergi Hukukunda Zamanaşımı Türleri

Türk vergi hukukunda zamanaşımı, “tarh zamanaşımı” ve “tahsil zamanaşımı” olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir.

1- Tarh Zamanaşımı Süresi

Tarh zamanaşımı, vergi alacağının hesaplanması ve mükellefe tebliğ edilmesi sürecini kapsar. VUK’un “Tarh” başlıklı 20. maddesi şu şekildedir:

“Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tesbit eden idari muameledir.”

Tarh zamanaşımı süresi, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren başlar ve beş yıl sürer. Bu süre zarfında idare, tarhiyatı yapmalı ve mükellefe tebliğ etmelidir. Aksi takdirde, vergi borcu zamanaşımına uğrayarak sona erer.

Tarh zamanaşımı süresi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ve Emlak Vergisi Kanunu gibi bazı özel vergi kanunlarında daha farklı sürelerle belirlenmiş olabilir. Bunun dışında, tarh zamanaşımına tabi tüm vergi türlerinde beş yıl kuralı geçerlidir.

Tarh Zamanaşımını Durduran Haller

Tarh zamanaşımı, kanunda belirtilen bazı durumlarda durur.

VUK’un 114/2. maddesinde belirtildiği üzere, vergi dairesinin matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurması durumunda, zamanaşımı süresi durur. Takdir komisyonu kararının vergi dairesine ulaştığı andan itibaren zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak durma süresi bir yıldan fazla olamaz.

Ayrıca, VUK’un 15. maddesinde düzenlendiği üzere mücbir sebeplerin varlığı da tarh zamanaşımını durduran bir durumdur. VUK’un 13. maddesine göre mücbir sebepler arasında ağır kaza, hastalık, doğal afetler gibi durumlar yer alır. Bu sebeplerin varlığı, zamanaşımının işlemesini engeller.

Tarh Zamanaşımını Kesen Haller

Tarh zamanaşımını kesen durumlar da mevcuttur. VUK’un 374. maddesi uyarınca, vergi ceza ihbarnamesi mükellefe tebliğ edildiği anda tarh zamanaşımı kesilir. Bu durumda, önceki süre silinir ve yeni bir süreç başlar.

2- Tahsil Zamanaşımı Süresi

Tahsil zamanaşımı, vergi borcunun ödenmesi gereken tarihten itibaren geçen sürede vergi alacağının tahsil edilebilirliğini ortadan kaldıran bir durumdur. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 102. maddesi uyarınca, tahsil zamanaşımı süresi de beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre, vergi alacağının ödeme vadesinin başladığı takvim yılını takip eden yılın birinci gününden itibaren işlemeye başlar. Beş yıl içinde tahsil edilmeyen alacaklar zamanaşımına uğrar ve bu durumda vergi borcu zorla tahsil edilemez.

Tahsil zamanaşımına ilişkin özel durumlar da bulunmaktadır. Mükellefin rızasıyla yapılan ödemeler tahsilat sayılır ve bu durumda zamanaşımı uygulanmaz.

Tahsil Zamanaşımını Kesen Haller

Tahsil zamanaşımını kesen haller, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (“AATUHK”) 103. maddesinde sıralanmıştır. Söz konusu madde şu şekildedir:

Aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir:

  1. Ödeme,
  2. Haciz tatbikı,
  3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat,
  4. Ödeme emri tebliği,
  5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,
  6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbikı veya bunlar tarafından yapılması,
  7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,
  8. Amme alacağının teminata bağlanması,
  9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,
  10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi.
  11. (Ek: 25/12/2003-5035/5 md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması

Görüldüğü üzere tahsil zamanaşımını kesen haller arasında ödeme yapılması, haciz uygulanması, cebri tahsilat ve ödeme emri tebliği gibi durumlar yer alır. Bu gibi durumlar söz konusu olduğunda, tahsil zamanaşımı kesilir ve süre sıfırdan işlemeye başlar.

Ancak, Danıştay’ın konuya ilişkin verdiği birçok karar, tahsil zamanaşımını kesmek amacıyla yapılan ödemelerin her zaman geçerli olmadığını göstermektedir. Özellikle, Amme İdaresi tarafından yapılan kısmi ödemeler Danıştay tarafından kabul edilmemektedir. Örneğin, Danıştay 3. Dairesi’nin E. 2018/560, K. 2021/5684 sayılı  29.11.2021 tarihli kararında şu değerlendirmelere yer verilmiştir:

“2007 ila 2009 yıllarında 0,1 TL tutarında nakdi ödemelerin, iradeyle gerçekleştirilen ve borçtan kurtulma amacına yönelik rızai ödemeler olarak değerlendirilemeyeceği ve zamanaşımını kesmeyeceği dolayısyla amme borçlarına ilişkin olarak 20/05/2008 tarihinde kesilen tahsil zamanaşımı süresinin 5 yıl sonra 31/12/2013 tarihinde dolması sebebiyle kamu alacağının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle hacizler kaldırılmıştır.”

Danıştay’ın bu kararı ve diğer içtihatları, tahsil zamanaşımını kesmek amacıyla yapılan kısmi ödemelerin, özellikle borçtan kurtulma amacını taşımayan ödeme işlemlerinin geçersiz sayılacağını ortaya koymaktadır. Bu durum, idarenin zamanaşımını kesme amacıyla yaptığı ödemelerin, belirli şartlar altında kabul edilmediğini ve zamanaşımının dolduğunda kamu alacağının artık tahsil edilemeyeceğini göstermektedir.

Tahsil Zamanaşımını Durduran Haller

AATUHK’un 104. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, borçlunun yabancı ülkede bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiye edilmesi gibi durumlar tahsil zamanaşımının durmasına neden olabilir. Bu durumda süre, durma sebebinin kalkmasıyla birlikte işlemeye devam eder.

Sonuç

Türk Vergi Hukuku’nda zamanaşımı, vergi alacaklarının tahsil edilebilirliğini sınırlayan ve vergi idaresinin takibatını düzenleyen önemli bir kurumdur. Tarh ve tahsil zamanaşımı olmak üzere iki ana türde uygulanan zamanaşımı, vergi yükümlüsünün ve devletin hukuki güvenliğini sağlarken, uzun süreli borç ilişkilerinin ortadan kaldırılması amacı taşır. Her iki türde de zamanaşımının durması veya kesilmesi gibi özel durumlar söz konusu olup, vergi idaresinin ve mükelleflerin bu kurallara dikkat etmesi büyük önem taşır.

Hazırlayan:

Av. Cevdet Emre Koçak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir