Uzun süreden beri kamuoyunun gündemini meşgul eden ve TBMM’de sert tartışmalara sebep olan 7418 Sayılı Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun onaylandı ve 18.10.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.
Esasen pek çok kanunda değişiklik yapan veyahut yeni hükümler ihdas eden değişiklik kanununun en önemli noktasını, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”) ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da (“5651 Sayılı Kanun”) yapılan değişiklikler oluşturuyor. Bu nedenle bilgilendirme yazımızda, değişikliklere iki ayrı başlıkta yer veriyoruz.
1. TCK Kapsamındaki Değişiklikler
TCK’ya 217. maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki hüküm eklenmiştir:
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma
MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
TCK’nın “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümüne eklenen yeni suç tipi en temelde, gerçeğe aykırı bir bilginin salt halk nezdinde endişe veya panik yaratmak amacıyla yayılması halinde 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası öngörmektedir. Maddenin 2. fıkrası ise, failin suçu gerçek kimliğini gizleyerek veyahut örgüt faaliyeti çerçevesinde işlemesini ağırlaştırıcı neden olarak kabul etmektedir. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu açısından önem arz eden noktalar şu şekilde açıklanabilir:
- Her şeyden evvel suçun failinin herkes olabileceğine dikkat edilmelidir. Başka bir deyişle maddenin tek muhatabı, bilgiyi yayma mesleğinin gereği olan basın mensupları değildir.
- Suçun gerçekleşmesi açısından aşağıdaki şartların gerçekleşmesi yeterlidir:
- Gerçeğe aykırı bilgiyi yayma fiili aleni ve kamu barışını bozmaya elverişli bir biçimde gerçekleştirilmelidir.
- Gerçeğe aykırı bilgi ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili olmalıdır.
- Gerçeğe aykırı bilgiyi yaymadaki amaç, salt halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak olmalıdır. Dolayısıyla suç ancak özel bir amaç çerçevesinde işlenebilir.
Görüleceği üzere kanun koyucu, sadece bilginin yayılmasını yeterli saymış, başkaca herhangi bir sonucun doğması şartını aramayarak yeni bir “tehlike suçu” öngörmüştür.
- Suçun sadece kasten işlenebileceğine dikkat edilmelidir.
- Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek gerçekleştirmesinin ağırlaştırıcı sebep olarak sayıldığı 2. fıkrada her ne kadar kanun teklifinde ve yasalaşan metinde doyurucu bir gerekçe yer almasa da akıllara doğrudan doğruya anonim sosyal medya hesapları aracılığıyla yapılan paylaşımları gelmektedir.
- Son olarak değinilmesi gereken husus, 7418 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemesi Kanunu m. 286/3-a bendinde yapılan değişiklik kapsamında alt sınırı itibariyle temyize tabi olmayan halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, temyize tabi hale getirilmiştir.
Genel hatları itibariyle yukarıda incelenen kanun hükmü, birçok belirsizliği de beraberinde getirmektedir. Maddede yer alan “gerçeğe aykırı bilgi”, “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saiki”, “kamu barışını bozmaya elverişlilik” kavramları uygulayıcılar tarafından kolaylıkla belirlenebilir değildir.
İfade özgürlüğünün sınırlandırılmasına yönelik kanunların öngörülebilir olması gerektiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararları göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu kanun değişikliklerinin öngörülebilir olmaması nedeniyle AYM nezdinde itiraz ve iptal davalarına konu olma ihtimali yüksek gözüküyor.
2. 5651 Sayılı Kanun Kapsamındaki Değişiklikler
7418 sayılı Kanun kapsamında yapılan önemli değişiklikler ve getirdiği sonuçlar ise şu şekilde sıralanabilir:
- Kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri ifade eden erişim sağlayıcılarına, erişimin engellenmesi kararlarının bildirimi için teknik altyapı kurma yükümlülüğü getirilmiştir. (5651 sayılı Kanun m 6/A-8)
- 07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 5651 sayılı Kanun Ek Madde 4/1 ile, Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına 5651 sayılı Kanun’dan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla Türkiye’de temsilci atama yükümlülüğü getirilmişti. Hatırlanacağı üzere, Türkiye’de temsilcilik açmayan sosyal medya platformlarına sırasıyla 10 milyon TL ve 30 milyon TL para cezası uygulanmıştı. Buna müteakip yine temsilci atamayan platformlara da reklam yasağı uygulanmıştı.
- Değişiklik öncesi temsilcinin yalnızca Türk vatandaşı olması zorunlu tutulmakta iken artık temsilcinin gerçek kişi olması hâlinde Türk vatandaşı olmasının yanı sıra bu kişinin Türkiye’de mukim olması zorunlu hale gelmiştir.
- Buna ilaveten, Kanun ikili bir ayrıma gitmiş ve Türkiye’den günlük erişimin on milyondan fazla olması hâlinde; yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafından belirlenen gerçek veya tüzel kişi temsilcinin, sosyal ağ sağlayıcının sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla teknik, idari, hukuki ve mali yönden tam yetkili ve sorumlu olması esası getirilmiştir. Aynı zamanda temsilcinin tüzel kişi olması halinde, temsilcinin doğrudan sosyal ağ sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurulan bir şube olması zorunluluğu öngörülmüştür. (5651 sayılı Kanun Ek Madde 4)
- Sosyal ağ sağlayıcılara internet ortamında işlenen suçlarla ilgili yapılan kovuşturma ve soruşturma süreçlerinde Cumhuriyet Savcıları ve mahkemeler ile iş birliği zorunluluğu getirilmiştir.
- Türk Ceza Kanununda yer alan çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları yönünden erişim sağlayıcılar, Savcılık makamınca ve mahkemelerce faillere erişilmesi için istenen bilgileri vermekle yükümlüdür.
- Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin yaptırımı olarak, Cumhuriyet savcısı tarafından Ankara Sulh Ceza Hakimliği’ne sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranında daraltılması talebiyle başvuru yapması öngörülmüştür. (5651 sayılı Kanun Ek Madde 4/5)
Tekil bir yargılamada iş birliği yapılmamasının yaptırımı olarak neredeyse tüm ülke nezdinde sosyal medya platformlarının erişiminde yavaşlamaya sebep olacak bant genişliğinin daraltılması uygulamasının ifade özgürlüğü ve bilgiyi yayma açısından sert tartışmalara yol açacağı kuşkusuzdur. Nitekim geçmişte de tek bir hukuka aykırı içerikten dolayı bütün bir sosyal medya platformunun erişime kapatılması, AYM tarafından ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir müdahale olarak kabul edilmiştir (Anayasa Mahkemesinin 02.04.2014 tarihli ve 2014/3986 Başvuru Numaralı kararı).
- 5651 sayılı Kanun kapsamında verilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı Başkanı tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğinin yerine getirilmemesi hâlinde aşağıdaki yaptırımlar öngörülmüştür:
- Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin, ilgili yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam vermesinin yasaklanmasına karar verilebilir.
- Reklam yasağı kararı Resmi Gazete’de yayınlanır.
- Yeni reklam sözleşmesi kurulamaz.
- Reklam sözleşmeleri kapsamında para transferi yapılamaz.
- İlgili sosyal ağ sağlayıcısının bant genişliğinin daraltılması için Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuru yapılabilir. (5651 sayılı Kanun Ek Madde 4/10)
Yazar: Av. Doğa Can Altınözlü