Bülten

#17 Vergi Hukuku Gelişmeleri (6 – 12 Aralık 2024)

Vergi Hukuku Mevzuatında Gelişmeler

1- Gelir İdaresi Başkanlığı (“GİB”) tarafından 07.12.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği (Sıra No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 3) kapsamında; Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (“UTTS”) uygulamasında önemli değişikliklere gidilmiştir. Tebliğ ile UTTS kapsamında yapılan değişikliklere dair detaylı açıklamalarımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz. Ayrıca UTTS hakkında daha öncesinde yayınlamış olduğumuz ve uygulamanın detayları hakkında açıklamalar içeren blog yazımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz. (GİB tarafından 07.12.2024 tarihli ve 32745 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği (Sıra No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 3)

 

2- GİB’in resmi internet sitesinde 10.12.2024 tarihinde deprem bölgesindeki mükelleflerin bazı yükümlülüklerinin ertelenmesine ilişkin 179 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri yayınlandı. Yayınlanan sirküler kapsamında yapılan değişiklikler özetle şu şekildedir:

  • Sirküler m. 2 kapsamında, damga vergisi ve muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin verilme ve ödeme sürelerinin uzatılmasına karar verilmiştir. Buna göre; 26 Aralık 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken Damga Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 20 Ocak 2025 Pazartesi günü sonuna kadar, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 23 Ocak 2025 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştır.
  • Sirküler m. 3 kapsamında, katma değer vergisi beyannameleri ile vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar tarafından verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamelerinin verilme ve ödeme sürelerinin uzatılmasına karar verilmiştir.

§  Mükellefler tarafından 30 Aralık 2024 günü sonuna kadar (28 Aralık 2024 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle) verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 24 Ocak 2025 Cuma günü sonuna kadar,

§  Mükelleflerden vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar tarafından 25 Aralık 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 21 Ocak 2025 Salı günü sonuna kadar uzatılmıştır.

  • Sirküler m. 5 kapsamında da elektronik defterlerin oluşturulma ve imzalanma süresi ile elektronik defter ve berat dosyalarının yüklenme süresinin uzatılmasına karar verilmiştir.
  • Son olarak, sirkülerin ekinde yer alan tablo kapsamında KDV beyannameleri ile Ba-Bs bildirimlerinin verilme ve ödeme sürelerine dair detaylı açıklamalara yer verilmiştir.

 

3- GİB’in resmi internet sitesinde 18.12.2024 tarihinde Kira Tahsilat ve Ödemelerinin Tevsik (Belgeleme) Zorunluluğu Rehberi yayımlandı. Hatırlanacağı üzere, konutlarda ve iş yerlerinde 01.11.2008 tarihinden itibaren uygulanmakta olan kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerin banka ve posta idareleri aracılığıyla gerçekleştirmeleri ve bu kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğunun kapsamı, 17.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren 328 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğ ile genişletilmiştir. Söz konusu Tebliğ ile yapılan değişikliklere dair detaylı açıklamalarımıza bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz. GİB tarafından yayınlanan rehberde ise özetle:

  • Tevsik zorunluluğunun kapsamı,
  • Kısa süreli konut kiralamalarında tevsik,
  • Hisseli gayrimenkul kiralamalarında tevsik,
  • Tevsik zorunluluğu kapsamında olmayan tahsilat ve ödemeler,
  • Tevsik edici belgeler,
  • Ceza uygulaması ve ceza uygulanması durumunda mükellefin hakları konularında açıklayıcı bilgiler ve örnekler yer almaktadır.

 

4- GİB’in resmi internet sitesinde 19.12.2024 tarihinde Belirli Tutarın (30 Bin) Üzerindeki Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik (Belgeleme) Zorunluluğu Rehberi yayınlandı. Yayınlanan rehber kapsamında:

  • Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar,
  • Tevsik zorunluluğunda parasal sınır,
  • Mükellef olmayanların tevsik zorunluluğu,
  • Tevsik zorunluluğu kapsamında belge düzeni,
  • Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemler,
  • Kapsamda olmayan tahsilat ve ödemeler,
  • Ceza uygulaması ve cezaya karşı idari başvuru yolları konularında açıklayıcı bilgiler ve örnekler yer almaktadır.

 

Vergi Hukukunda Yargı Kararları

Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz yargı kararı aşağıda özetlenmiştir:

Danıştay 7. Dairesi’nin 07.06.2024 tarihli ve E. 2023/3601, K. 2024/3120 sayılı kararında özet itibariyle; davalı idarece ihtiyati haczin gerekçesi olarak amme alacağının miktar itibariyle yüksek oluşuna dayanılamayacağına hükmedilmiştir.

  • Karara konu somut olayda davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu şirketin 2016 yılının Ocak ilâ Aralık dönemlerine ait özel tüketim vergileri ve vergi ziyaı cezalarından oluşan borçları nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 17. maddesi uyarınca ihtiyati tahakkuk kararı alınarak aynı Kanun’un 13. maddesinin 3. bendi uyarınca uygulanan ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
  • Yapılan yargılamada vergi mahkemesince şu tespitlere yer verilmiştir: Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin 2016 yıllarına ait hesap ve işlemlerine ilişkin yürütülen vergi incelemesi kapsamında ilk hesaplamalara göre tespit edilen matrah farkı üzerinden hesaplanan vergi ve cezalar nedeniyle davacı adına, 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 3. bendi uyarınca ihtiyati haciz kararı alınmıştır. Dolayısıyla hem ihtiyati haciz kararının dayanağı vergi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, hem de işlem dosyasında borçlunun kaçtığı, kaçması ihtimalinin bulunduğu, hileli yollara saptığı yönünde herhangi bir somut bilgi ve belgenin bulunmadığı vurgulanmıştır.
  • Ayrıca, davalı idarece ihtiyati haczin gerekçesi olarak amme alacağının miktarının yüksek olması gösterilmiş ve bu durum “borçlunun kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimallerinin olması” kapsamında değerlendirilerek 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 3. bendi uyarınca işlem tesis edilmişse de ihtiyati haciz uygulamasının dayanağının tam olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
  • Karara karşı davalı idarece yapılan temyiz başvurusunun da aynı gerekçe ile reddine karar verilmiştir.

 

Güncel Özelgeler

Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz güncel özelge hakkında aşağıda detaylı açıklamalara yer verilmiştir:

GİB – İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 21.05.2024 tarihli ve E-62030549-125[3/2023] sayılı özelgede özetle; Türkiye’de kurulan irtibat bürolarının Türkiye’deki faaliyetlerini yürütülebilmesi amacıyla satın alınan ve satın alma ve diğer tüm masrafları yurt dışındaki merkez tarafından karşılanan sabit kıymetlerin emsal bedelden satılması durumunda, satıştan elde edilen hasılatın irtibat bürosu hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin doğrudan yurt dışındaki merkezin hesaplarına yansıtılması şartıyla irtibat bürosu için kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis ettirilmesine gerek bulunmadığı bildirilmiştir.

  • Özelge talep formunda, İrtibat Bürosu olarak faaliyete başlanıldığı, irtibat bürosunun süre bitimi nedeniyle kapatılması gerektiği belirtilmiş ve aktifte kayıtlı bulunan sabit kıymetlerin yeni kurulan limited şirkete emsal bedelden devredilmesi halinde mükellefiyeti bulunmayan irtibat bürosunun vergilendirilmesi hususunda görüş talep edilmiştir.
  • İrtibat büroları 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan düzenlemelere göre kurulmakta ve faaliyet göstermektedir. Mevcut yasal düzenlemelere göre irtibat büroları Türkiye’de ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunamamakta, kar elde edip transfer edememekte ve bütün masraflarını yurt dışından getirecekleri dövizlerle karşılamak zorundadır.
  • Bu bakımdan Türkiye’de kurulan irtibat bürosunun, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan düzenlemelere göre bir irtibat bürosu olarak kurulması, ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunmaması halinde kurumlar vergisi mükellefiyet tesisine gerek bulunmamaktadır.
  • Sonuç olarak Türkiye’de kurulan irtibat bürolarının Türkiye’deki faaliyetlerini yürütülebilmesi amacıyla satın alınan ve satın alma ve diğer tüm masrafları yurt dışındaki merkez tarafından karşılanan sabit kıymetlerin emsal bedelden satılması durumunda, satıştan elde edilen hasılatın irtibat bürosu hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin doğrudan yurt dışındaki merkezin hesaplarına yansıtılması şartıyla irtibat bürosu için kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis ettirilmesine gerek bulunmadığı bildirilmiştir.

 

Hazırlayan:

Av. Doğa Can Altınözlü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir