Vergi Hukuku Mevzuatında Gelişmeler
1- Gelir İdaresi Başkanlığı (“GİB”) tarafından yayınlanan broşür kapsamında vergiye uyumlu mükelleflerin %5 vergi indiriminden ne şekilde faydalanacağı hakkında açıklamalara ve örneklere yer verilmiştir.
- Uygulamanın dayanağı ise Gelir Vergisi Kanunu mükerrer m. 121’dir. Anılan maddeye göre beyannameleri süresinde veren, aleyhine tarhiyat yapılmayan ve vergilerini süresinde ödeyen mükellefler vergiye uyumlu mükelleflerdir.
- Bu mükelleflerinin, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’ini, ödenmesi gereken vergiden indirme imkânı bulunmaktadır.
2- GİB’in yayınladığı Tebliğ ile mücbir sebep hali uzatılan illerde yer alan mükelleflerin 7440 sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamında yapacakları başvuruların süresi 31.08.2025 tarihine uzatılmıştır.
- Bu imkandan mücbir sebep hali uzatılan Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep ili İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde yer alan mükellefler faydalanabilecektir.
- İlk kez başvuruda bulunacak mükelleflerin ilk taksit ödeme süresi ise 30.09.2025 tarihine ertelenmiştir. (GİB tarafından 08.02.2025 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Seri No: 8 sayılı Tebliğ)
Vergi Hukukunda Yargı Kararları
Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz yargı kararı aşağıda özetlenmiştir:
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesi’nin E. 2024/2040, K. 2024/3543 sayılı kararında özetle; ikinci kez yapılan tebligatta da muhatabın adreste bulunamaması halinde tebliğ evrakının idareden alınabileceği ihtarını içeren pusulanın kapıya yapıştırılarak yapılan tebligat hukuka aykırı bulunmuştur.
- Davacı, davalı idare tarafından banka hesaplarına uygulanan haciz işleminin iptali istemiyle dava açmıştır. Davalı idare, haciz bildirisi ile gerçekleştirilen bu işlemin dayanağının, davacı adına düzenlenen ödeme emirleri olduğunu belirtmiştir. Somut olayda idare, ödeme emirlerini ilk kez 24.12.2021 tarihinde davacının MERNİS adresine göndermiştir. Ancak, “Muhatap ve muhatap adına tebliğ edilecek kimseye ulaşılamadığından” gerekçesiyle posta idaresince iade edilmiştir. Daha sonrasında ödeme emirleri tekrar tebliğe çıkmış, 16.05.2022 tarihinde posta memuru tarafından davacının MERNİS adresine tebligat pusulası yapıştırılmıştır. Davacı, 15 gün içinde tebliğ almaya gitmediği için, 31.05.2022 tarihi itibarıyla tebliğ edilmiş sayılmıştır.
- İlk derece mahkemesi, davalı idarece dava dosyasına sunulan 16.05.2022 tarihli tebligat pusulasının Kanun’un 102. maddesinin aradığı şekilde, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içermediği anlaşıldığından, ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediği sonucuna varmış ve amme alacağının kesinleşmediğinden bahisle davanın kabulüne karar vermiştir.
- Karara karşı yapılan istinaf başvurusu neticesinde BİM, şu tespitlere varmıştır: 213 sayılı Yasanın 102. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yapılan tebligata ilişkin dava dosyasına ekli tebliğ pusulası ve uygulamada “idare nüshası” olarak adlandırılmakta olan pusuladır. Bu pusulada “adrese ikinci kez gelindiği, tebliğ evrakının, evrakı gönderen idareden alınabileceği, alınmaması halinde pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15. günde tebliğ edilmiş sayılacağı” neviden bir şerhin bulunmasına esasen gerek de yoktur. Yasada yer alan ve pusulada bulunması zorunlu bu şerh aslında muhatap nüshasında yer almalıdır. Bu nüsha da kapıya yapıştırılacağı için esasen idarenin elinde bulunmasına imkan da yoktur.
- Dolayısıyla kapıya yapıştırılarak yapılan bu tebligat; tebligat adresine gidilip gidilmediği, tebliğ işleminin gerçekleşip gerçekleşmediği ve tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği yolundaki şerhi içerir bir pusulanın kapıya yapıştırıldığı hususlarını ispat edemez. Sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun bulunarak idarenin istinaf istemi reddedilmiştir.
Güncel Özelgeler
Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz güncel özelge hakkında aşağıda açıklamalara yer verilmiştir:
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın özelgesinde, sosyal medya canlı yayınlarından elde edilen gelirlerin sosyal medya kazanç istisnası uygulaması kapsamında olduğu belirtilmiştir.
- Gelir Vergisi Kanunu m. 20/B hükmü uyarınca, sosyal medya üzerinden paylaşım yapan sosyal içerik üreticilerinin elde ettikleri kazançların belli bir miktarı gelir vergisinden istisnadır. 2025 takvim yılı için bu tutar 4.300.000 TL olup bu tutarı aşmayan gelirler, gelir vergisinden istisnadır.
- Vergi idaresi, sosyal medya canlı yayınlarından elde edilen gelirlerin de bu uygulama kapsamında değerlendirileceğini ve anılan tutarı aşmaması halinde gelir vergisinden istisna olacağını belirtmiştir.
- Ayrıca Katma Değer Vergisi Kanunu m. 17/4-a hükmü uyarınca sosyal medya kazançlarından KDV hesaplanmayacağı da belirtilmiştir. (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 268319 Sayılı Özelge)
Hazırlayan:
Av. Doğa Can Altınözlü