Vergi Hukuku Mevzuatında Gelişmeler
1- GİB’in resmi internet sitesinde 26.06.2024 tarihinde “531 Sıra No.lu V.U.K. Genel Tebliğinin 7 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (A) ve (B) Bendi Uyarınca Belirlenen Teminat Verme Sürelerinin Mücbir Sebep İlan Edilen Yerlerde Uzatılması Hakkında Sirküler” yayımlandı.
- Söz konusu sirküler ile deprem nedeniyle mücbir sebep ilan edilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ve Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler ile bu il veya ilçelerde mükellefiyet kaydı bulunmayıp, söz konusu yerlerdeki meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması nedeniyle mücbir sebep kapsamında değerlendirilen mükelleflerden, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca 6/2/2023 tarihinden önce lisans almış ve teminat verme süresi bu tarihten sonra sona eren mükellefler ile (b) bendi kapsamındaki mükelleflerin teminat verme süreleri 02/12/2024 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmıştır.
2- Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 28.06.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararı kapsamında, vekille takip edilen ve ilk derece mahkemelerince tek dosyada birleştirilerek karara bağlanan davalarda ilgili taraf lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini karara bağlamıştır. Karara ilişkin detaylı açıklamalarımız ve karara karşı eleştirilerimize bağlantıyı kullanarak erişebilirsiniz. (Danıştay VDDK tarafından 28.06.2024 tarihli ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan E. 2023/8, K. 2024/4 sayılı karar)
3- 03.07.2024 tairhinde GİB’in resmi internet sitesinde 4760 Sayılı ÖTV Kanununa Ekli (I) Sayılı Liste, ÖTV Kanununun 12 nci Maddesinin (5) numaralı fıkrası uyarınca güncellendiği duyurulmuştur.
- 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanununun 12 maddesinin (5) numaralı fıkrasında, Kanuna ekli (I) sayılı listede yer alan maktu vergi tutarları veya Cumhurbaşkanınca bunlara ilişkin belirlenen en son maktu vergi tutarlarının, ocak ve temmuz aylarında, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından ilan edilen yurt içi üretici fiyat endeksinde son altı ayda meydana gelen değişim oranında, bu değişimin ilanı gününden geçerli olmak üzere yeniden belirlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. TÜİK, yurt içi üretici fiyat endeksinde son altı ayda meydana gelen değişim oranını bugün itibariyle % 19,49 olarak hesaplamıştır.
- Buna göre, ÖTV Kanunu eki (I) sayılı listedeki mallarda yeniden belirlenmiş sayılan maktu ÖTV tutarları tabloda yer almaktadır
Vergi Hukukunda Yargı Kararları
Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz yargı kararı aşağıda özetlenmiştir:
Danıştay 7. Dairesi’nin 03.02.2022 tarihli ve E. 2020/203, K. 2022/378 sayılı kararında özet olarak tarh işlemine ilişkin olarak davacı şirkete dava açma hakkı verilmesi ve bu şekilde tarh, tahakkuk ve tebliğ aşamalarının tamamlanması gerekirken doğrudan ödeme emri ile takibe başlanması hukuka aykırı bulunmuştur.
- Karara konu somut olayda, davacı adına, 2014 yılının Ocak ve Şubat aylarında tecil edilip, ihracatların yapılması üzerine terkin edilen özel tüketim vergisinin, ihracatın gerçek olmadığından bahisle tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
- İlk derece mahkemesi yapılan yargılama sonunda, söz konusu verginin, tecil talebinde bulunan davacı yönünden vadesi belli olmadığından, öncelikle 6183 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca bir aylık vade tayin edilmesi, bu sürede ödenmemesi halinde ödeme emriyle tahsili yoluna gidilmesi gerekmekte olup, doğrudan ödeme emriyle takibinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline karar verilmiştir.
- İdarenin istinaf istemi reddedildikten sonra uyuşmazlığı inceleyen Danıştay 7. Dairesi özetle; vergi hukukunun temel kavramları olan tarh, tahakkuk, tebliğ ve tahsilat kavramları gözetilerek terkin edildiği anlaşılan vergi için öncelikle davalı idarece yukarıda alıntısı yapılan amir hükümler esas alınmak suretiyle davacı adına ihbarname esasına dayalı olarak özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılıp, usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi, tarh işlemine ilişkin olarak davacı şirkete dava açma hakkı verilmesi ve bu şekilde tarh, tahakkuk ve tebliğ aşamalarının tamamlanması gerekirken doğrudan ödeme emri ile takibinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varmıştır.
Güncel Özelgeler
Vergi hukuku alanında önemli gördüğümüz güncel özelge hakkında aşağıda detaylı açıklamalara yer verilmiştir:
1- Gelir İdare Başkanlığı (“GİB”) tarafından verilen 38418978-299-559617 sayılı 01.12.2023 sayılı özelgede özet olarak, konaklama vergisinin, yapılan konaklama harcamasının şirketin işi ile ilgili olması ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip olması şartıyla safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.
- Söz konusu özelge talebinde; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun yeniden düzenlenen 34. Maddesi uyarınca konaklama tesisleri tarafından Şirket adına konaklama faturalarında gösterilen %2 konaklama vergisinin, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından kurum kazancının tespitinde gide rolarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Bakanlık’tan görüş talep edilmiştir.
- GİB, söz konusu özelge talebini değerlendirirken 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (“Kanun”) 38. maddesinden ve 40. maddesinden söz edilmiştir. Kanun’un 38. maddesinde “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce: 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir; 2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmüne yer verilmiştir. Kanun’un 40. Maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise işle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderlerinin (seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur olmak şartıyla) safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
- Bununla birlikte, yine Kanun’un 34. maddesinde konaklama vergisinin, konaklama tesislerince düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterileceği, bu vergiden herhangi bir ad altında indirim yapılamayacağı ve bu verginin, katma değer vergisi matrahına dahil edilmeyeceği hüküm altına alınmış olup, bu kapsamda ödenen verginin gelir ve kurumlar vergisi açısından gider yazılamayacağına yönelik herhangi bir hükme yer verilmemiştir.
- Mezkur hükümlerden ve yapılan yorumlardan hareketle konaklama tesisleri tarafından Şirketiniz adına % 2 oranında (KDV hariç) hesaplanmak suretiyle fatura edilen konaklama vergisinin, mahiyeti itibarıyla bir gider vergisi olması hususu dikkate alındığında yapılan konaklama harcamasının işiniz ile ilgili olması ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip olması şartıyla safi kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.
Hazırlayan:
Av. Cevdet Emre Koçak